29 Temmuz 2020 Çarşamba

İnanmak Ne Demektir? Düşünmeyi Düşünemeyen Filozof..


Sevgili düşünmeyi düşünemeyen filozofumuz yine yüksek perdeden şöyle gürültüler mırıldanmış;


''• tanrı vardır veya yoktur demek için düşünmeye gerek yoktur.
• tanrı vardır veya yoktur dedikten sonra da düşünmeye gerek yoktur.
• tanrı varsa düşünmeye gerek yoktur, yoksa yine düşünmeye gerek yoktur.
çünkü inanıp inanmamanın düşünüp düşünmemekle bir ilgisi yoktur.''

Dücane Cündioğlu



Kendisine cevap olarak şunları yazdım:

Tamamiyle saçmaladınız. Hayatı bu konuda düşünüp sonuca ulaşamamakla geçen savrulmuş biri olarak; “eeeh madem bulamadım, en iyisi düşünmeyeyim” mi dediniz? Primitif bir yaklaşım(sızlık). Herşeyi kökten değiştirebilecek bi mesele bu. İnsan sonsuz yaşam ihtimaline kayıtsız kalamaz.

Bu yanılgı ve savrulma; toplumun, “İnanmak” kelimesine yüklediği geleneksel yanlış anlam yüzünden. Toplum; ‘inanmak = zannetmek’ olarak algılar. Oysa Kuran’a göre “İnanmak”; zannın tersi olan, üzerinde düşünülmüş bilgiye, objektif ve kesin delillere dayalı güven duygusu demektir.


KURAN 8:22 (Enfal 22): “ALLAH katında, yaratıkların en kötüsü; düşünmeyen/akıllarını kullanmayan sağır ve dilsizlerdir.”

KURAN 10:100 (Yunus 100)’den: “O, akıllarını kullanmayanları pisliğe/rezilliğe mahkum eder.”

KURAN 37:155 (Saffat 155): “Hiç düşünmüyor musunuz?”

KURAN 54:17 (Kamer 17): “Andolsun ki biz, Kuran'ı düşünülüp öğüt alınması için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?”

KURAN 54:22 (Kamer 22): “Andolsun biz Kur'an'ı düşünülüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?”

KURAN 6/116 (Enam 116): "Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar."

KURAN 53/28 (Necm 28): "Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade etmez."

KURAN 17:36 (İsra 36): “Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.”

KURAN 2/111 (Bakara 211)’den: "De ki: 'Doğru sözlüler iseniz delilinizi getirin.' "

KURAN 28/75 (Kasas 75): "Her toplumdan bir tanık çıkarır ve 'Kesin delilinizi ortaya koyun' deriz. O zaman, gerçeğin ALLAH'a ait olduğunu, uydurduklarının kendilerini bırakıp kaçtığını anlarlar."

Barış Üzerinize olsun...

Emre Baransel




AYASOFYA PAPAZI

Heryerde servis edilen Ayasofya’nın kılıçla açıldığı hutbedeki şu meşhur fotoğraf..



Siz bu fotoğrafta ne görüyorsunuz bilemem ama ben apaçık Hristiyan Haçı tutmuş bir rahip görüyorum. Bunu ilk farkettiğimde kendi kendime “saçmalama oğlum, girme böyle komplo teorilerine” dedim ama adamın yazdığı kitapları google’da araştırdığımda gerçekten de haklı olabileceğimi delilleriyle görmüş oldum.



Elbette bir insanın bir din hakkında bir kitap yazması o insanın o dine mensup olduğunu göstermez ama sürekli aynı din hakkında yazıyorsa artık buna tebliğ denmez mi?



İnsanlar genelde; bırakın kitap araştırmayı, böyle atanmışların isimlerini bile bilmezler.



Ama gerçek aslında apaçık ortadadır..Sadece bakmamız gerekir..




Dahası kendisi ayrıca FETÖ; yani ''Fetullahçı Terör Örgütü'' ile ilişkili olan KADİP/Kültürlerarası Diyalog Platformu'nda yönetim kurulu üyeliği yapmıştır. Bununla beraber ''FETÖ'' davaları kapsamında kapatılan ''Kimse Yok Mu Derneği''nin toplantılarına da katılmıştır. Şimdi noktaları birleştirin...



Tüm dünyanın izlediği sembolik bir Kilise, Kuran’ın “Dinde Zorlama Yoktur(2:256)” ilkesi apaçık bir şekilde çiğnenerek Cami’ye dönüştürülüyor. Ve bu yapılırken; isminin anlamı Barış(İslam) olan ve inanırlarına ALLAH tarafından verilen sıfat bile; Türkçe Barışçılar/Teslim olanlar (Müslümanlar) olan bu mukaddes dinin kuralları; adamın elinde Savaşın kadim simgesiyle çiğneniyor..Burda apaçık bir mesaj var bence. Emrinde olduğu Hristiyan Para Babalarına; “Bakın tam da istediğiniz gibi; Barış Dinini Savaş Dini gibi gösteriyorum.” mesajını elinde kılıç görünümlü Haç’ı tutarak veriyor..



Bu manipülasyon ve subliminal beyin hack’leme sistemi her ülkede sistemli bir şekilde, o ülkenin içinde bulunduğu şartlara ve ülke içinde satın alınanların potansiyellerine göre farklı yapılıyor. Suriye’de, Irak’ta Deaş şeklinde çıkar karşınıza, Afrika’da Boko Haram, Türkiye gibi sözde laik bir ülkede de böyle subliminal olarak..Müslüman ülkelerde başat Din adamları tutularak ALLAH’ın kitabının yanına (çoğu Yahudilerin hurafe kaynağı Talmud'dan devşirilen) binlerce hurafeyi; 'Hadis Kitapları' adı altında Dine sokuşturup, doğudaki halkları; hurafelerden oluşturdukları, İslam’la ve O’nun tek kaynağı olan Kuran’la alakasız, uydurulmuş bir Din anlayışıyla zihnen çürütürler, daha sonra da bombalayıp eğitimsiz, ailesiz, evsiz, savaşın ortasında aç bırakarak fiziken çürütürler, batıdaki halklara da bunları gösterip, ''işte bunlar böyle!'' diyerek savaşı körükleyip, keselerini doldururlar ve her ülkeye de silah satar karşılığında petrol, doğalgaz ve her türlü doğal kaynağı alırlar..Anlayacağınız Büyük Orta Doğu Projesi bu tarz kuklalar eliyle gerçekeşmeye tüm hızıyla devam ediyor..



Oysa ALLAH'ın kitabı O'nu anlayarak okuyanlar için apaçıktır ve Kuran'daki Barışçılık ve Sadece Savunma Savaşı Prensibi en temel ilkelerden biridir ki dinin adı bile BARIŞ olmuştur:

KURAN 2/208(Bakara 208): ‘’Ey inanıp güvenenler! Hepiniz birden ‘Barışa girin!’ Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.’’

KURAN 2/208(Bakara 208): ‘’Ey iman edenler! Hepiniz birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.’’

KURAN 10/25 (Yunus 25): ‘’ALLAH barış yurduna çağırır ve dileyeni dosdoğru bir yola yöneltmektedir.’’

KURAN 8/61 (Enfal 61): ‘’Eğer onlar barıştan yana olurlarsa, sen de barıştan yana ol! Ve ALLAH’a güven. Çünkü O, gerçekten her şeyi işiten, her şeyin aslını bilendir.’’

KURAN 5/32 (Maide 32)’den: ‘’Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkartmaya karşılık olmaksızın, haksız yere bir cana kıyarsa, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir can kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibi olur.’’

KURAN 2/256 (Bakara 256): ''Dinde zorlama yoktur. Artık doğru, yanlıştan ayrılmıştır. O halde tağutu/insanı ALLAH'tan uzaklaştıran her şeyi inkâr edip ALLAH'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam kulpa tutunmuşlardır. Zira, ALLAH her şeyi işitendir; her şeyi bilendir.''

KURAN 88/21-22 (Gaşiye 21-22): ''Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.''

KURAN 60/8-9 (Mümtehine 8-9): ''ALLAH, din uğrunda sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. ALLAH adaletli davrananları sever. Ancak ALLAH, sadece, sizinle din uğrunda savaşan, sizi yurdunuzdan çıkaran ve çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmanızı yasaklar. Onları dost edinenler zalimlerdir.''

KURAN 22/39 (Hacc 39): ‘’Kendilerine savaş açılan müminlere, zulme uğramaları yüzünden, savaş izni verildi. Hiç şüphe yok ki ALLAH, onlara yardım edecek güce sahiptir.’’

Bu ayet de yine geniş zaman kalıbındadır ve bir savaşın oluşabilmesi için hangi şartlar gereklidir açıkça ortaya döker:

KURAN 2/190 (Bakara 190): ''Size karşı savaş açanlarla siz de ALLAH yolunda savaşın, fakat haddi/sınırı aşmayın/saldırganlık yapmayın! ALLAH haddi aşanları/saldırganlık yapanları sevmez.''

Kimlerle savaşmamızı söylüyor? BİZE KARŞI SAVAŞ AÇANLARLA..Yani durup dururken değil, ancak karşı taraf bize saldıracak, yani savaş açacak ki biz o zaman savaşabiliriz..Ve sonra haddi aşmamamız gerektiğinden bahsediyor. Peki had ne? Bize karşı savaş açanlarla savaşmak. Savaş açmayanlarla savaşırsan ALLAH'ın sınırlarını aşmış ve saldırganlığı yapan sen olmuş olursun.

KURAN 4/75 (Nisa 75): ''Size ne oldu ki 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden kurtar, bize sahip çık, bize yardım et,' diye feryad eden ezilmiş erkekler, kadınlar ve çocuklara rağmen hala ALLAH yolunda savaşmıyorsunuz?''

Bu ayette ise zulüm gören masum insanların kurtarılmasının söz konusu olduğu açıktır. Yani bir Müslüman (ALLAH’a teslim olan barışçı kişi) aslında çocukluğumuzda izlediğimiz süper kahramanlar gibi olmalıdır. Yani iyiliğin yanında, kötüiüğün karşısında…İyilik yapan ve yayan, yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya çalışan, kendisine saldırılmadıkça savaşmayan, zulüm gören masum insanların koruyucusu ve zulmedenlerin düşmanı, iyiliklerin, erdemlerin, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün savunucusu…

KURAN 67/2 (Mülk 2): ‘’Hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, Üstündür, Bağışlayandır.’’

KURAN 2/148 (Bakara 148): ‘’Herkesin yöneldiği bir yönü/gayesi/hedefi vardır. Siz; ’iyilikte’ birbirinizle yarışın! Nerede olursanız olun, ALLAH sizi bir araya getirir. Şüphesiz ALLAH’ın her şeye gücü yeter.’’

SELAMLAR...Barış üzerinize olsun...


11 Temmuz 2020 Cumartesi

Din ile Kandıran Aldatıcılar


KURAN 35:5 (FATIR 5): “Ey insanlar! İyi bilin ki ALLAH’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcılar da sizi ALLAH ile kandırmasın..”



QURAN 35:5: ''O people, God's promise is the truth; therefore, do not be deceived by this worldly life, and do not let the deceivers deceive you by God.''



Tarih boyunca aldatıcılar hep oldu, hep de olacaktır..ALLAH’ın kendisi, sizi benimle kandırmasınlar diyor ama ALLAH’ın kitabını anladığı dilden okuyan pek olmadığı için, insanlar musiki gibi anlamadıkları dilden sayıklamaya ve o musikiyle adeta büyülenmeye alıştıkları için; içindeki mesaja ve gerçeğe algılarını kapatırlar. Daha doğrusu anlamadıkları bir dilden sayıklamaları onlara bu aldatıcı Firavunlar ve onların Haman’ları/sihirbazları/Din adamları tarafından muntazaman telkin edilip, kitabın mesajı; “Siz kimsiniz ki Tanrı’nın mesajını anlayacaksınız, siz en iyisi şarkı gibi anlamadığınız bir dilde mırıldanıp durun, dini size biz anlatırız!” denilerek, ya da “Abdestsiz dokunmayın, okumayın günah! Siz en iyisi duvarınıza asın, öpüp rafın en üstüne kaldırın! Ama sakın anladığınız dilden okumayın!” benzeri binlerce hurafe üretip, insanları ALLAH’ın mesajından uzaklaştırır, ALLAH’ın elçilerine de nice iftiralar atarak atfettikleri ve çoğu da Yahudiliğin hurafelerinden devşirilen Hadis kitaplarını insanlara din diye anlatarak beyinleri manüpüle edip halkı sürüleştirip kolayca yönetirler..Böylece meydanlarda Kuran/İncil/Tevrat sallarlar ama içlerindeki mesajları gizlerler..Yani Kuran’ı Kuran’la, İncil’i İncil’le, Tevrat’ı Tevrat’la gizlerler..Kısaca;mushaf sallayıp içindeki mesajı örterler..Oysa ALLAH şöyle

KURAN 54/17 (Kamer 17): ‘’Andolsun biz, Kuran’ı düşünülüp öğüt alınması için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?’’

KURAN 54/32 (Kamer 32): ‘’Andolsun ki Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık. Öyleyse, yok mudur ondan ders almak isteyen?’’

QURAN 54:17: ''We made the Quran easy to learn. Do any of you wish to learn?''

QURAN 54:32: ''We made the Quran easy to learn. Do any of you wish to learn?''

Demem o ki; anlayın artık bütün bu aldatıcılar; aynı merkezden yönetilirler: “İLLUMİNATİ.” Şimdi bütün bunları zihninizde birleştirin ve kendinize lütfen şu soruyu sorun; Yarın Amerika ve Avrupa’da mevcut Cami’ler Kilise’ye çevrilse ya da daha ötesi İsrail kalkıp Mescid-i Aksa’yı Havra’ya çevirse onlara ne söyleyebiliriz? İnsanlara haklılığımızı nasıl ispatlayabiliriz. İşte Ayasofya’nın son durumu; sömürgeci batı dünyasına karşı bizim en önemli silahımız olan “HAKLILIĞIMIZI” elimizden alıyor...ALLAH hiçbir ayetinde “Kilise’yi Cami’ye çevirin” demez, aksine “Dinde zorlama yoktur.” der. (Bakara 256)

QURAN 2:256: “There is no compulsion in the religion/system; the proper way has been made clear from the wrong way. Whoever rejects the transgressors, and acknowledges God, has grasped the firm branch that will never break. God is Hearer, Knower.”

Barış üzerinize olsun...