15 Haziran 2020 Pazartesi

Kandaki Kreatin Kinaz Değeri ve Fitness!



E-Nabız’daki eski kan testlerimi incelerken birşey dikkatimi çekti. Kreatin kinaz değerim normalin yaklaşık 7-8 katı üzerinde..Fitness’ın herhangi bir dalıyla ilgileniyorsanız; Bodybuilding, Crossfit, Powerlifting, Street workout, Calisthenics vb..; yani az ya da çok bir şekilde ağırlık kaldırmakla ilgiliyseniz, benim gibi demir indirip kaldırmaya bağımlıysanız Kreatin Kinaz değerinizin normalin çok üstünde olması normal olabilir.



Zira kreatin kinaz vücuttaki kas hasarını gösteren değerdir. Zaten ağırlık kaldırırken de yaptığımız tam olarak bu! Önce antrenman yapıp kaslarımıza hasar verir, ardından da gerektiği kadar protein, temiz karbonhidrat ve sağlıklı yağları, lif ve vitaminleri alıp, en az 8 saat uyumaya çalışarak(ki bu aralar bu pek mümkün değil) onları tekrar ve daha iyi bir şekilde onarıp geliştiririz. O yüzden ağırlık kaldırmayla ilgili bir spor yapıyorsanız kreatin kinaz değerinizin yüksek çıkması olası ve bu gayet normal bir durum olabilir..Yani korkacak birşey olmayabilir.



Yine de kreatin kinaz bazen kalp ve beyinde de hasarlara işaret ediyor olabileceğinden bu açılardan da değerlendirilmesi gerekebilir..O yüzden ağırlık kaldırmayla ilgili bir spor yapıyorsanız bunu doktorunuza mutlaka bildirin ki başka bir sorunla karışmasın. Herkese iyi antrenmanlar!



#naturelfitness #emrebaransell #offsystem

7 Haziran 2020 Pazar

KURAN’A GÖRE SALAT RİTÜELİ...





Selamlar;

Bir arkadaş sormuş..Madem din sadece ALLAH’ın mesajından ibaret, mezhepler uydurma, hadis kitapları da din değil, öyleyse söyle bakalım Kuran’da namaz kaç vakit? Veya rakı bira vs. İçkilerin haram olduğunu nerden biliyosun kaç rekat namaz kılıyosun namazda hangi sureleri okuyacağını nerden biliyosun!?

KURAN’ı 1 kere bile anladığı dilden baştan sona okumamış, böyle olmasına rağmen okumadığı bir kitaba inandığını iddia edip gerçekliğine şahitlik ederek ne kadar dürüst olduğunu kendi kendine sorgulamasını salık verip sorularına cevap vermeye geçelim..

Öncelikle 1. sorusunun cevabı; İçkinin haram olması: 5:90 (Maide 90)‘da açıkça belirtilir..

2. sorusuna gelirsek; Namaz farsça bir kelimedir. Kuran’da geçmez. ALLAH o eyleme 'Salat' der. Salat zamanları da 11:114 (Hud 114)’de belirtilir. Ve salat bugün gerçekleştir(eme)diğiniz gibi bir eylem değildir. ALLAH rekat mekat diye saçma bir terim belirlememiştir, bunu sonradan insanlar uydurmuşlar. İçinden ne kadar geliyorsa o kadar gerçekleştirirsin. Ayrıca ALLAH; “Salat esnasında şu sureyi okuyun bu sureyi okuyun” da demez. Hele “İndirdiğim sureleri anlamadığınız bir dilden sayıklayın” hiç demez. ALLAH, mesajını okunsun, anlaşılsın ve hayata uygulansın diye yollamıştır..Hatta bunun için mesajını kolaylaştırmıştır:


KURAN 54/17 (Kamer 17): ‘’Andolsun biz, Kuran’ı düşünülüp öğüt alınması için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?’’

KURAN 54/32 (Kamer 32): ‘’Andolsun ki Kuran'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık. Öyleyse, yok mudur ondan ders almak isteyen?’’


Benim Kuran’da gördüğüm ve bugün adına namaz dedikleri ama aslında yanlış gerçekleştirdikleri salat’ın; destek/yardımlaşma/yönelim/dua anlamları olduğu gibi; dua anlamının kapsadığı Rabbimizle fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak bir bağ ve iletişim kurma; yani ritüel olarak tanımı da mevcut..Yani Salatın gerçekleştirilmesi(Namazın Kılınması) ritüelinin şartları Kuran’da açık..

Kuran’a Göre Salat Ritüeli:

1- ALLAH’ın anılıp Dua edilmesi = 7:55 (Araf 55)
Salat (Namaz) Evreni ve seni yaratan Rabbinle fiziksel, zihinsel ve ruhsal iletişim kurma biçimidir. Dua ve dileklerimizi; onlara cevap verebilecek olan tek makama; Evrenin Yaatıcısı'na aracısız bir şekilde sunabiliriz. Zihinsel teslimiyet için “İletişim” anladığın dilden yapılır. ALLAH Türkçe bilmiyor mu da geleneksel şekilde namaz kılanlar daha kendilerinin bile anlamadıkları bir dilde Rablerine seslenmeye çalışıyorlar? Ayette sarhoşken bile ne dediğinizi bilinceye salata (namaza) yaklaşmayın diyor ama insanlar sarhoş bile olmadıkları halde ne dediklerini bilmeden ALLAH ile iletişim kurmaya çalışıyorlar..

2- Salatta Secde, Rüku, Kıyam = 3:43 (Ali İmran 43) ve 22:26 (Hac 26) ve daha bir çok ayet...
Kuran’da Secde, Rüku, Kıyam edilmesi gerektiği gibi fiziksel hareketlerle teslimiyetin göstergesi emredilir. Ama Bunları bilmem kaç kez yapın vb diye bir şart yoktur. Yani rekat dedikleri şey bildirilmemiştir.

3- Salat esnasında ses seviysesi = 17:110 (İsra 110)
(Bu fiziksel teslimiyet esnasında Sesinin ne çok yüksek, ne de çok alçak olmaması; orta bir yol tutulması gerekir.)

4- Salatı anladığın dilden gerçekleştirmek / Salat esnasında ne dediğini bilmek = 4:43 (Nisa 43)
Bu fiziksel teslimiyet esnasında Rabbine anladığın dilden şükrünü ve duanı ederek ruhsal teslimiyetini de sağlarsın. İstersen bu dua kendi içinden gelen dualar olabileceği gibi, Kuran’daki Rabbe sesleniş ve dua örneklerinden de olabilir. Ama mutlaka anladığın dilden olacak.

5- Salat öncesi temizlik = 5:6 (Maide 6)
Salat(Namaz)’ı gerçekleştirmeden önce bir temizlik yapman gerekir. O da yine Kuran’da abdest ayetlerinde bildirilir. Öyle her uzvunu 3 kez yıka, yok yıkarken şu duayı bu duayı et, yok osurursan abdestin bozulur gibi şeyler yoktur. Basit bir şekilde Elini yüzünü yıkayıp kafaya ve ayaklara da mesh edildi mi/kirlilerle onlar da yıkandı mı abdest(salat temizlenmesi) tamamlanmış olur. Bozan şeyler de büyük küçük tuvalet ve cinsel ilişki sıvısılarıdır.

6- Güneşin Konumlarına Göre Salat zamanları 11:114 (Hud 114)
Güneşin konumlarına göre salat zamanları belirlenir ki bu da yine Kuran ayetiyledir.

Bunlar Kuran’da açık..Yani salatın diğer anlamları da baki kalmak üzre ritüel anlamında salat da mevcut ve gerçekleştirilmeli. Olay bugün yanlış gerçekleştiriliyor olması...

Özetlersek;

- Salat öncesi temizlik = 5:6 (Maide 6)

- Salat esnasında ses seviysesi = 17:110 (İsra 110)

- ALLAH’ın anılıp Dua edilmesi = 7:55 (Araf 55)

- Salatı anladığın dilden gerçekleştirmek / Salat esnasında ne dediğini bilmek = 4:43 (Nisa 43)

- Salatta Secde, Rüku, Kıyam = 3:43 (Ali İmran 43) ve 22:26 (Hac 26) ve daha bir çok ayet

- Güneşin Konumlarına Göre Salat zamanları 11:114 (Hud 114)

Ayetleri açıp kontrol etmek de bir zahmet bu yazıyı okuyanlara düşsün artık..


Ayrıca mezhepler konusu da açılmışken belirtmekte fayda var.
Siz dini manada ALLAH’ın verdiği isim olan “Müslüman” yani ALLAH’a teslim olan barışçı” ismini yetersiz bularak, o ismin yanına kendinize ek bir isim seçtiğiniz anda ALLAH’ın nezdinde O’nun dininin bölücüsü olmuş olursunuz. ALLAH mezhepleşmeyi kesinlikle kabul etmez, bu ayetlerle sabittir, ve her mezhepcinin de aynen sizin yukarda yaptığınız gibi kendi mezhebini övdüğünü haber verir:

Mezhep meselesine gelirsek;

KURAN 6/159 (Enam 159): ''Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ALLAH'a kalmıştır. ALLAH onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.''

KURAN 30/32 (Rum 32): ‘’Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.’’

KURAN 41/33 (Fussilet 33): ''ALLAH'a çağırıp/yakarıp hayra ve barışa yönelik iş yapan ve "Ben, Müslümanlardanım/ALLAH'a teslim olanlardanım" diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır?!''

KURAN 22/78(Hacc 78)'den: ''Elçinin size tanık olması, sizin de insanlara tanık olmanız için, sizi, daha önce de şimdi de 'müslümanlar = teslim olanlar' olarak adlandıran O'dur.''

KURAN 3/103 (Ali İmran 103): ‘’Hep birlikte ALLAH’ın ipine (Kuran’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. ALLAH’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte ALLAH size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yolu bulasınız.’’

Yani ALLAH Sünni, Şii, Alevi, Vahabi, Selefi vb tarzı sözde mezhep, yol veya adına ne dersen de, bu isimleri ya da hanefi şafii maliki caferi vb gibi bunların alt kollarını asla kabul etmez ve bunların hepsini dini bölme girişimi olarak görür. Dini manada ALLAH’ın bize vermiş olduğu “Müslüman” yani Türkçesi; ALLAH’a teslim olan Barışçı” dışında başka hiçbir ismi kabul etmez. Yani bu tür mezhepler İslam’ın içinde farklı gruplar değil, İslam’a çeşitli hurafeler katılarak uydurulmuş başlı başına farklı birer dindirler. Bu hurafeler de genelde ALLAH’ın ayetlerini insanlardan gizlemek için İsrailiyattan alınmış uydurma hadisler yoluyla; yani ALLAH’a da elçisine de iftira atma yoluyla olur.

Umutmamalı ki hüküm sadece ALLAH’a aittir. Yani O’mun tüm insanlığa evrensel mesajı olan Kuran’a. O’nun ortağı yoktur. Zaten ALLAH dinini ta o günden tamamladığını söylemişse bu dine sonradan eklemeler; mezhep, icma, kıyas, hadis diye Kuran dışında ekstra hükümler/kurallar/yasaklar koymak, o dini ALLAH eksik yolladı da beşerler tamamlıyor diyerek, hem ALLAH’a eksiklik atfetmek, dolayısıyla O’na ortaklar uydurmam demektir. Dolayısıyla şu ayetleri/delilleri de hatırlatmak gerekir.


KURAN 7/3 (Araf 3): ‘’Rabbinizden size indirilene uyun. O'nu bırakıp da başka velilerin peşlerinden gitmeyin/ondan başkalarına uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!’’

KURAN 12:40 (Yusuf 40): "O'ndan başka taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu isimlerden ibarettir. ALLAH onlara her hangi bir güç vermemiştir. Hüküm, ancak ALLAH'ındır. Yalnızca kendisine kulluk etmenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur. Lakin insanlarık çoğu bunu bilmez.”



KURAN 16/51 (Nahl 51): "ALLAH; 'İki ilah edinmeyin, O ancak tek ilahtır. Öyleyse yalnızca benden korkun' demiştir."

KURAN 39:45 (Zümer 45): ''ALLAH, tek olarak anıldığında, ahirete inanmayanların içlerini sıkıntı basar. Ama ALLAH'tan başkası anıldığı zaman hemen sevinir, mutluluk duyarlar.''

KURAN 12/106 (Yusuf 106): Onların da çoğu, ortak uydurmadan ALLAH'a inanmazlar. (ALLAH'a, O'na ait nitelikleri başkalarına yakıştırmaksızın iman etmezler.)

KURAN 10/18 (Yunus 18): ‘’ALLAH'ı bırakıp kendilerine bir zararı veya yararı olmayan şeylere ibadet ediyor ve: 'Bunlar ALLAH katında bizim şefaatçilerimizdir' diyorlar. De ki: 'Siz ALLAH'a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi bildiriyorsunuz?' ALLAH onların uydurdukları ortaklarla alakasız ve yücedir.’’

KURAN 39/65 (Zümer 65): ‘’Sana ve senden öncekilere şöyle vahyedilmiştir: ortaklar uydurursan (ALLAH'a ait nitelikleri başka herhangi birine veya herhangi birşeye yakıştırırsan), kesinlikle tüm yaptıkların boşa gider ve kaybedenlerden olursun.’’

KURAN 4/48 (Nisa 48): ''Şüphesiz ALLAH, dilediği kimselerin daha hafif günahlarını bağışladığı halde, Kendisine ortaklar uydurulmasını asla bağışlamaz: zira ALLAH’a ortaklar uyduranlar, gerçekten korkunç bir günah işlemiş olurlar.''


Bu yazdıklarımı insanların anlayabilmeleri için akıllarını kalplerini açmaları gerekir:

KURAN 8/22 (Enfal 22): ‘’ALLAH’ın katında, yaratıkların en kötüsü, akıllarını kullanmayan sağır ve dilsizlerdir.’’

KURAN 10:100 (Yunus 100)’den: “O, akıllarını kullanmayanları pisliğe/rezilliğe mahkum eder.”

KURAN 37:155 (Saffat 155): “Hiç düşünmüyor musunuz?”

KURAN 13:28 (Rad 28): “Onlar ki inanırlar ve kalpleri ALLAH'ı anmakla huzur bulur. Bilesiniz ki, kalpler ALLAH'ı anmakla yatışır.”



Yine de çoğu gelenekçi putperest dinbazlar bu anlattıklarımı anlamamakta ısrarcı olacaklardır. Zira onlar 'Namaz' derken; uyduruk rivayetleri, atalarından öğrendikleri hurafeleri, anlamadıkları dilden leyla gibi sayıklamayı ve tevhide katılmış bir sürü şirk duasını kastederler. Zaten adı bile farklı ''Namaz''. ALLAH bu tarz tiplere şunu söylüyor ama bir türlü anlamıyorlar:

KURAN 2:170 (Bakara 170): “Onlara, "ALLAH'ın indirdiğine uyun," dense, "Hayır, biz atalarımızın izlediği yolu izleriz," derler. Peki, ataları bir şey düşünemeyen ve doğru yolu bulamıyan kimseler olsalar da mı?!

KURAN 2:171 (Bakara 171): “ALLAH'ın indirdiğine uyma çağrısına aldırış etmeyen inkarcıların durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar manen sağır, dilsiz ve kördürler. Bu sebepten dolayı da düşünmezler.”

Kuran ise namaz gibi sonradan uydurulmuş, anlamı yok edilmiş, içeriği yüzlerce kez bozulmuş birşeyden değil, arı duru bir ''Salat'' eyleminden bahsediyor. Biz de işte saçıyoruz uzaya tohumları rastgele..Faydalanan faydalanır, bize düşen bu : ] Sonuç olarak bizi ALLAH’ın mesajının gerçeklerini bildirmekten kimse alıkoyamayacaktır:

KURAN 15:94 (Hicr 94): “Öyleyse sana emredileni açıkça insanlara tebliğ et ve ortak koşanlara aldırış etme/onları kendi hallerine bırak/onlardan yüz çevir.”

Barış Üzerinize Olsun...

3 Haziran 2020 Çarşamba

Dücane Cündioğlu'nun ''Kur'an'ın Bilimsel Yorumlarının Eleştirisi'' isimli videosuna Eleştiri ve Kuran'dan Açık Delillerle Cevaplar




Dücane Cündioğlu'nun ''Kur'an'ın Bilimsel Yorumlarının Eleştirisi'' isimli aşağıda linkini verdiğim videosuna Eleştirilerimi ve Kuran'dan Açık Delillerle Cevaplarımı içeren yazıdır:

https://www.youtube.com/watch?v=9eHUFVQ42Kc

Dücane Cündioğlu’nun düşünme metodu enfestir. Ama o metodu gerçekleştirebilecek düşünsel kapasitesi, sandığı seviyede olmadığından, sürekli bir hatalı sonuçtan diğerine savrulup durur...Yanlış anlaşılmasın; bence çok önemli bir filozoftur. Hatta Türkiye seviyesinin çok çok üstündedir. Ben daha çok uluslararası seviyede ve zamanlar üstü felsefik bağlamda değerlendirdim kendisini. Ama işte eski yobazdan filozof olunca da çok da zorlamamak lazım, bu kadar oluyor demek ki, yine de tebrik etmeli : ] Bu arada diğer insanlara söylüyor ama asıl kendi bilinçaltı biraz Molla Kasım modunda...Sinan Canan'la olan videosunu izleyin, orda ''şu kelimenin şu anlamı var, bu anlamı var vb diyenlere ''Molla Kasım'lık yapıyorlar'' diyordu. Şimdi burda Molla Kasım kim? Bir düşünsün bakalım. Yok yunanca bilmeden felsefe olmazmış da, arapça bilmeden din olmazmış.. E bu zaten yıllardır mollalardan duyduğumuz ve din anlaşılmasın diye, sadece onlardan dinleyelim, Kuran'ı anladığımız dilden okumayalım diye uydurdukları bir zihin bariyeri sadece..Dücane Cündioğlu'nun burda yaptığı da bundan ibaret. Ayrıca ben merak ediyorum; Dücane Cündioğlu'nun hangi üniversiteden mezun olduğuna dair biyografisinde ve google'da hiçbir kaynakta bir bilgi bulamadım. Acaba kendisinin eğitim durumu nedir? Öyle ya bu kadar bilgiye önem veren biri en azından bir üniversite mezunu olmalı? Bilen var mı? Neyse, bu soru ekstradan bir dipnot olarak burda dursun ben konuya döneyim;
Dücane Cündioğlu'nun yıllardır anlamaya çalıştığı ve işin içinden bir türlü çıkamadığı; KURAN'I TEFSİR ETME YÖNTEMİ; şayet Kuran'ı samimi olarak anlamak için okusaydı kendisine de apaçık olabilirdi. Kuran'ı ALLAH'tan başka kimse tefsir edemez. Yani ne demek bu? ALLAH gelip bize ''bak burda şunu şunu dedim'' diyecek hali yok. Bu şu demek; ''AYETLER AYETLERİ AÇIKLAR...'' İşte yöntem bundan ibaret..Kuran’da ALLAH ayet kavramını “delil” manasında kullanır ve 2 çeşit ayeti (delili) olduğundan bahseder;

1- Yaratılmış ayetler: Yani evren/doğa ve o doğaya konulmuş yasalar. (Okyanuslar, ağaçlar, gezegenler, yıldızlar, canlılar, metaller, sıvı, katı, gaz biçimindeki tüm maddeler ve ışık gibi maddenin dönüşmüş halleri, ve tabi bunlara yerleştirilen yasalar; Kütle çekimi, merkezkaç kuvveti, gök cisimlerinin dönüşleri veya en basitinden; suyun 100 derecede kaynaması gibi),


2- İndirilmiş ayetler(Vahiy/mesaj; ve tabi konumuz bağlamında son mesaj olan Kuran)..Ayet kelimesini gerçek anlamıyla; yani “delil” manasında algılarsak çok büyük bir zihinsel algı açılımı yaşayabiliriz. Ve şayet bu 2 ayet grubu da; yani yaratılmış ve indirilmiş ayet grupları da; aynı Yaratıcı Sonsuz Güç kaynaklıysa; hem birbirleriyle hem de kendi içlerinde çelişmemeleri gerekir. Bu ALLAH’ın kendi meydan okumasıdır:

KURAN 41/53 (Fussilet 53): ‘’Onlara gerek kainatın uçsuz bucaksız ufuklarındaki/dış alemlerdeki ve gerekse kendi içlerindeki işaret ve kanıtlarımızı/ayetlerimizi/doğa kanunlarını göstereceğiz. Böylece Kuran'ın gerçek olduğunu anlayacaklardır. Rabbinin her şeye şahit olması ve her şeyin O’na işaret etmesi (en büyük delil olarak) onlara yetmez mi?’’

KURAN 4/82 (Nisa 82): "Hala Kuran üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, ALLAH'tan başkası tarafından gönderilmiş olsaydı onda birçok çelişki bulurlardı."

Ve tabiki bunların birbirlerini açıklamaları gerekir. Yani hem indirilmiş ayetler/deliller dediğimiz son mesaj olan Kuran'daki evren ve doğanın işleyişinden bahseden ayetlerin/elillerin gerçekliğini; evrendeki yaratılmış ayetlerle/delillerle; yani evrene ve doğaya dair keşfettiğimiz, gerçekliği kanıtlanmış bilimsel bilgilerle anlayabiliriz. Ve Kuran'ın diğer ayetlerini de; yani inanç biçimi, ritüeller ve hukuki meselelerden bahseden ayetlerden/delillerden anlama güçlüğü çektiklerimiz olursa; o zaman da aralarında anlam bağı olan diğer indirilmiş ayetler/deliller bize o ayetlerin ne demek istediğini anlatır. Böylece Kuran'ı kimsenin kafasından uydurarak tefsir etmesine gerek kalmadan ayetler ayetleri tefsir etmiş olur ve açıklamayı ALLAH yapmış olur..Peki bu ayetlerin ayetleri açıklama yöntemi dediğimiz yöntemi biz mi uydurduk? Hayır. O da yine Kuran'ı dikkatli okuyan biri için ALLAH'ın gösterdiği yömtemdir. Bknz:

KURAN 11/1-2 (Hud 1-2): ''A.L.R. (Bu) öyle bir kitaptır ki, Bilge ve her şeyden haberdar olan tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış ve sonra da detaylandırılıp açıklanmıştır ki ALLAH'tan başkasınakul olmayasınız. (De ki) Kuşkusuz ben, O'ndan size bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.''

KURAN 39/23 (Zümer 23): ‘’ALLAH sözlerin en güzelini, birbirine benzer, ikişerli (ayetler içeren) bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların tüylerini ürpertir; Sonra derileri ve kalpleri ALLAH'ın mesajına karşı yumuşar. İşte bu, ALLAH’ın yol göstermesidir; dilediğini ve/veya dileyeni o yola yöneltir. ALLAH'ın saptırdığı bir kimseye de herhangi bir rehber bulunamaz.''

Görüldüğü üzre Kuran'ı ALLAH açıklar. Yani ayetler ayetleri açıklar. Anlayamadığımız veya zor anladığımız bir ayeti bir diğer ayet açıklar. Dediğim gibi Kuran kendi kendini tefsir eden bir kitaptır. Ayetler arası bağlantıları doğru kurmayı öğrenirsek ALLAH'ın en azından görünür/temel açıklamasına biz de erişirebiliriz. ALLAH bize anlayamayacağımız bir kitap yollamaz. Daha derin anlamları varsa da bunları; her insan kendi hayatı üzerinden kendisini, insanları ve dünyayı içsel olarak gözlemledikçe, üzerinde zihni ve kalbiyle düşündükçe zamanla keşfedebilir..Ama tabi bu kendi kendine keşfettiği anlamlar; kişinin kendisini ilgilendirir ve bir bağlamda subjektif müteşabih sınıfına girer ve muhkem; açık/görünür/temel/objektif; yani ayetlerin ayetleri açıkladığı kök anlamlarını değiştirmez. Yani Kuran okuyacağımız zaman; ayetleri cımbızlamadan, bütüncül bir yaklaşımla ve aklımızdaki kötü niyeti, hinlikleri silip iyi niyetimizi kuşanarak okuduğumuzda (ki Kuran okunmadan önce şeytandan ALLAH'a sığının emrinin de asıl amacı budur; yani ön yargılarımızdan, vehim ve vesveselerden, saçma sapan içseslerimizden, atalarımızdan gelen ezberlerden, kötü niyet ve düşüncelerden arınarak, sorgulayıcı ama aynı zamanda dozu aşıp keyfiyete ve full kötü niyete gitmeden okumak), temiz bir zihinle ve asıl amaç olan ''öğüt almak için'' okursak, doğru anlamamamız için hiçbir neden yoktur:

KURAN 16/98 (Nahl 98): ‘’Kuran okuyacağın zaman, öncelikle kovulmuş şeytandan ALLAH'a sığın.’’

KURAN 73:4 (Müzemmil 4'den): ''Kuran'ı da ağır ağır/özenle/düşüne düşüne oku.''

Bu videoda konu yaratılmış ayetlerde indirilmiş ayetlerin karşılaştırması olduğundan o konudan örneklerle ilerleyelim:

Kuran'da bahsedilen ve zamanında mucize olarak görülen çoğu şey bugün bizim için bilimsel ispatlı bir halde. Mesela evrenin genişlemesi (51:47)(kaldı ki Zariyat 47'nin Göğün Genişlemesi olarak anlaşılması; sadece bu çağın müfessirlerine ait bir yorum da değil, 8. yüzyılda İbn Zeyd ve 12. yüzyılda Beydavi de tefsirlerinde bu ayeti böyle anlamışlardır.) , big-bang/dünyanın ve diğer tüm gök cisimlerinin birbirlerinden kopan parçalardan oluşması (21:30), zamanın Einstein'ın izafiyet teorisinde öngörüp sonradan kanıtlandığı gibi izafi/göreceli oluşu (22:47, 32:5 , 70:4), yaşamın suda başlamış olması ve insan dahil canlıların vücutlarının büyük çoğunluğunun sudan oluşması (24:45, 21:30) , atmosfer tabakası (21:32), embriyolojiyle birebir örtüşen şekilde insanın oluşum aşamaları (22:12-13-14), hatta evrime işaret eden pek çok ayet (76:1-2, 71:14, 71:17 24:45, 2/30, 3/33, 10/22, 49/13), İnsanın bu gezegende neden varolduğunu, yani insanlık tarihi boyunca sürekli sorulan dünyanın en büyük sorularından biri olan; insanın amacını kimin daha iyi/daha güzel işler yapacağı şeklinde belirtip, Dinin tanımını 'insan doğası, yaratılıştan insanın içine yerleştirilmiş ve onun mutlu olmasını, kendi doğasına aykırı davranarak doğasını bozmamasını ve mutsuzlaşmamasını sağlayacak yegane doğa kanunları olarak tanımlaması (30:30, 67:2, 2:148) Ve daha bir çokları. Yazdıklarım sure ve ayet numaralarıdır, kontrol edebilirsiniz. kuranmeali.com 'dan çevirileri karşılaştırmalı okumanızı öneririm. Bütün bunlar yaratılmış ve indirilmiş ayetlerin/delillerin uyum içinde olduğunu gösterir.
Bunlar gibi bugün bize mucize gibi gelen ama ilerde keşfettiğimizde normal olarak göreceğimiz ayetler de var. Mesela ışınlanma teknolojisi (27:38-41) gibi..Musa Peygamber'in hikayesindeki suların 2'ye yarılması durumunun ve kraliçe karıncanın kolonisiyle konuştuğunun, insanların dondurularak yüzyıllarca uyutulabildiklerinin bilimsel olarak tespit edildiğinden de büyük ihtimal haberi yoktur hocanın veya varsa bile özdeşleştirememiş olabilir. Bknz: Suların yarılması; bugün bile gerçekleşen ama nadir görülen bir doğa olayıdır. Gelgitlerin yoğun olduğu dünyanın bazı bölgelerindeki sularda bugün dahi olur. Videoda görüldüğü üzre Güney Kore'de bulunan Jindo adasında yılda 2 defa sular 1 saatliğine 2'ye yarılır ve turistler bu anı özellikle bekleyip gelip geçerler. bknz:

https://www.youtube.com/watch?v=JWFedaaqeMY

Ya da kraliçe karıncanın kolonisiyle konuşmasının gözlemlenmesi. bknz:
http://www.fencebilim.com/notlar/kralice_karincanin_sesi.html

Şurda da 7 uyurların mağarada senelerce uyutulmasına şaşıranlar için Cryonics Projesi:
https://indigodergisi.com/2016/11/cryonics-nedir/


Bütün bunlar bugüne kadar hepimize anlatılagelen geleneksel dinbaz mezhepçi yobazların anlattıkları din anlayışından kurtulup önce Kuran'ı sonra diğer bütün dinleri ve inançsızlık sistemlerini bilimsel verilerle karşılaştırarak sorgulamaya ve objektif olarak değerlendirmeye başladıkça ve aklımızı ve kalbimizi beraber kullanmayı öğrenerek, samimi bir niyetle anlamak için okudukça size de açılabilir..

Dolayısıyla Dücane Cündioğlu’nun monolog ve kısmen mantıksız tartışmadan sonra, ALLAH'ın zanna ve kalabalıkların söylediklerine değil, kesin delillere, akla, bilime, derin derin düşünmeye, astronomi ve biyolojiye, antropolojiye, arkeolojiye teşvik eden şu ayetlerini hatırlamak gerekebilir:

KURAN 2:111 (Bakara 211)’den: "De ki: 'Doğru sözlüler iseniz delilinizi getirin.' "

KURAN 28:75 (Kasas 75)'den: "Her toplumdan bir tanık çıkarır ve 'Kesin delilinizi ortaya koyun' deriz. O zaman, gerçeğin ALLAH'a ait olduğunu, uydurduklarının kendilerini bırakıp kaçtığını anlarlar."

KURAN 17:36 (İsra 36): ‘’Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.’’

KURAN 10:36 (Yunus 36): ‘’Onların çoğu, ancak zanna uyarlar. Zan ise gerçeğin yerini tutamaz. ALLAH onların yaptıklarını Bilendir.’’

KURAN 53:28 (Necm 28): ‘’Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade etmez.’’

KURAN 6/116 (Enam 116): ‘’Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar.’’

KURAN 21/30 (Enbiya 30): ‘’İnkar edenler görmediler mi? Göklerle yer önceleri bitişik bir halde idiler de, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Onlar hala inanmıyorlar mı?’’


KURAN 51/47 (Zariyat 47): ‘’Bütün bir göğü kendi güç ve kudretimizle Biz inşa ettik ve onu sürekli genişleten de Biziz.’’


KURAN 8/22 (Enfal 22): ‘’ALLAH yanında, yaratıkların en kötüsü, akıllarını kullanmayan sağır ve dilsizlerdir.’’


KURAN 10/100 (Yunus 100)’den: ‘’O, akıllarını kullanmayanları rezilliğe mahkum eder.’’


KURAN 29/20 (Ankebut 20): ‘’De ki: "Dolaşın yeryüzünü ve görün yaratılışın nasıl başladığını! Daha sonra ALLAH öteki hayatı da işte böyle var edecektir: Çünkü ALLAH her şeye güç yetirendir.’’


KURAN 3/191: (Ali İmran 191): ‘’Onlar ki; ayaktayken, otururken ve uyumak için uzandıklarında ALLAH'ı anar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: "Rabbimiz! Bütün bunları anlamsız ve amaçsız yaratmadın! Sen yücelikte sınırsızsın. Bizi ateşin azabından koru.’’


KURAN 67/3-4 (Mülk 3-4): ‘’O yedi göğü kat kat yaratmıştır. Rahman'ın yaratışında her hangi bir kusur bulamazsın. Bakışlarını yönelt de bak; herhangi bir çatlak görebiliyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bakışların usanmış ve yenilmiş olarak sana döner.’’

Ayrıca Kuran’ın yazılı bir metin olmadığını ve Muhammed Peygamber’in de okuma yazma bilmediğini iddia ediyor ama Kuran’ın şu an İngiltere’de olan Birmingham Nüshası’nın karbon testleri Muhammed Peygamber zamanına tarihleniyor. Yani Kuran bu eaki ayakkabıların sandığı gibi Ömer veya Osman zamanında filan kitaplaştırılmadı. Bizzat Muhammed Peygamber yaşarken yazıldı/kitaplaştırıldı. Bknz:

https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/07/150722_en_eski_kuran_1

Dahası senelerce ticaret yapmış, memleket memleket gezmiş bir insan okuma yazma bilmez mi yahu? Biraz aklınızı çalıştırın..Ümmi; okuma yazma bilmeyen değil, daha önce Tanrı tarafından yollanmış herhangi bir kutsal kitap (İncil/Tevrat vb) okumamış kişiye denir. Nitekim Şura 52’deki “Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin” cümlesi de bunun en net kanıtlarında biridir:

KURAN 42:52 (Şura 52): “Biz böylece sana katımızdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir iman nedir bilmezdin. Ancak onu, dilediğimiz kulları doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Sen elbette doğru yola kılavuzluk ediyorsun.”


Kuran'daki matematiksel sisteme gelirsek; insanların çoğu; okumadıkları, sorgulamadıkları, rakipleriyle objektif olarak eşit şans vererek karşılaştırmadıkları bir mesaja; sadece içinde yaşadıkları toplum ve aileleri öyle inanıyor diye,kalabalıklardan güç alarak (bu durumdaki her bir birey; bu kadar kişi inanıyorsa bir bildikleri vardır diyerek sürü psikolojisiyle) Tanrı sözü diye inanırlar. Buna iman değil, zan denir. Yani onlar iman değil, zannediyorlar. Kitabın ayetlerinin ilahi olduğuna dair herhangi bir delilleri yok. İşte 19 sistemi ''eğer gerçekse''; içerisindeki 'error correction' 'hata ayıklama/düzeltme' sistemiyle hem kitapta sonradan insanların yaptığı imla hatalarını, hem de giriş çıkışları ifşa ederek matematiksel bir sistemle mesajın/kitabın aslını koruyor. Dahası böyle zamanlar üstü ve iç içe geçmeli girift bir sayı sistemini bir insan 1400 sene önce de, bugün de yapamayacağına göre kitabın bütün olarak ilahi olduğunu da ispatlıyor. İncelemenizi öneririm:

https://youtu.be/NJbiIxbFlNA


Bu arada Din ve Bilim ilişkisi ve ayrıca Kuran'a göre Devlet Yönetimi hakkındaki şu 6 blog yazımı da okumanızı öneririm:

1-İZAFİYET TEORİSİ, KURAN VE INTERSTELLAR (YILDIZLAR ARASI): https://gumuskayakci.blogspot.com/2017/10/izafiyet-teorisi-kuran-ve-interstellar_20.html

2- Evrim Teorisi'nin Tarihçesi ve İslam'la ilişkisi:
https://gumuskayakci.blogspot.com/2018/02/evrim-teorisinin-tarihcesi-ve-islamla.html

3- SİZ HİÇ RESSAMI OLMAYAN RESİM GÖRDÜNÜZ MÜ? :
https://gumuskayakci.blogspot.com/2017/09/siz-hic-ressami-olmayan-resim-gordunuz.html

4- Kuran'a uygun olan Parlamenter Sistem'dir! :
https://gumuskayakci.blogspot.com/2017/02/kurana-uygun-olan-parlamenter-sistemdir.html

5- Laiklik bugün; Kuran'ın Özgürce Ve Doğru Anlaşılabilmesinin Garantisidir:
https://gumuskayakci.blogspot.com/2017/09/laiklik-bugun-kurann-ozgurce-ve-dogru.html

6- Selam/İslam ''BARIŞ'' demektir:
https://gumuskayakci.blogspot.com/2018/02/selamislam-baris-demektir.html

Barış üzerinize olsun...

- Emre Baransel -

1 Haziran 2020 Pazartesi

I CAN’T BREATHE!...

Aslında bunun siyah ya da beyaz olmakla ya da Türk, Kürt, Arap, Pers, Avrupalı ya da Asyalı olmakla bir ilgisi yok..Bu tamamen insan olmakla, vicdanlı ve merhametli olmakla ilgili..Ve astımlı biri olarak şunu söyleyebilirim ki; “Nefes alamıyorum.” cümlesinin anlamını çok iyi bilirim...
Ve siz ülkenizi kölelik ve zulümle kurdunuz ve böyle yaşattınız, Sunduğunuz özgürlük sadece bir ilüzyondu..Durum buysa...O zaman yan Amerika! Yan ak! Müslüman ülkeler senin başkanların tarafından yakılırken, sen sadece izliyordun..Şimdi sıra sende! Yan!

“Gaz odalarında yan başkan yan!
Az o dolarınla çal et bayram!
Her soluduğumda kan baştan kan! Amerika oldu yeni hasta adam! “
2007 Gaz Odaları - Emre Baransel

KURAN 13:11 (Rad 11): “Bir toplum kendisini değiştirmedikçe ALLAH da onların durumunu değiştirmez. ALLAH bir toplum için kötülük isterse, hiç bir güç onu durduramaz; onların O'ndan başka bir koruyup kollayanları da olmaz.”

KURAN 42:30 (Şura 30): “Başınıza gelen her kötülük, kendi ellerinizle yaptıklarınızın bir sonucudur. Üstelik O çoğunu da affetmektedir.”

English Version:

Actually it’s not about being black or white, or Turkish, Kurdish, Arabian, Persian, European or Asian..It’s all about being human, conscientious and merciful...And as an asthmatic person, I can say that; I know the meaning of the sentence "I can't breathe...”
And u established and kept your country alive with slavery and cruelty..Your freedom was just an illusion..
If so...
Burn America! Burn mf burn! While Muslim countries were burned by ur presidents, u were just watching. Now it's your turn! Burn!

QURAN 13:11: “God is not to change what is in a society until they change what is within themselves. If God wanted to harm a society, then there is no turning Him back, nor will they have any protector against Him.”

QURAN 42:30: “Any trouble that happens to you is a consequence of what your hands have earned. He overlooks much.”

#georgefloyd #icantbreathe #sayhisname #gezi
#geziparkı
#hazirandirenişi #2013 #2020
#resistance #türkiye #turkey #istanbul #kadıköy #emrebaransel #müzik #direniş #gezi7yaşında #gezi #destek #support #america #muslim