28 Ekim 2016 Cuma

Diktatöryal Bir Başkanlık Sistemi Kuran'a Aykırıdır!

Diktatöryal Bir Başkanlık Sistemi Kuran'a Aykırıdır!

Şimdi bazı arkadaşlar klasik Kuran'sız ve Mezhepçi Din geleneği algı ve refleksiyle hemen karşı çıkacaktır. Ama üzgünüm; ''Padişahım çok yaşacı'' sarıklı cübbeli şalvarlı yobazlara kötü bir haberim var. Biliyorum sizin Kuran'la alakanız da işiniz de yok, işiniz gücünüz hurafelerle, uyduruk hadis ve sallama rivayetlerle ama sizin yüzünüzden İslam'ı yalış tanıyıp soğuyan ve işin aslını anlamak isteyen diğer insanlara da size de şunu söylemem gerekli; Gerçekleştirmeyi istediğiniz böylesi diktatöryal bir başkanlık sistemi ve ona esin kaynağı olan Padişahlık, ya da batıdaki karşılığı olan Krallıklar..Bunların hepsi kesinlikle ALLAH'ın kitabına aykırıdır..ALLAH; ''De ki: 'Doğru sözlüler iseniz delilinizi getirin.' diyor(KURAN 2/111). Yani her ne söylüyorsak mutlaka delille konuşmamız gerekir. 'Buyrun delilleriyle inceleyelim.

Kuran; ALLAH'ın açık hüküm koyduğu alanlar dışında kalan alanı serbest alan olarak belirler (bknz: KURAN 5:101-102). Elbette bu serbest alan; ALLAH'ın hüküm koyduğu alanları kapsamaz ve yine ALLAH'ın açıkça vurgulayıp kınadığı hiçbir eyleme izin vermez. Mesela bu; ırkçılık/ayrımcılık yapmadan herkese eşitlik (Kuran 49:13, 30:22), barış (Kuran 2:208, 60/8-9), özgürlük (Kuran 88:21-22), ve hiçbir ayrım gözetmeksizin tam bir adalet (Kuran 5:8, 4:135) ilkeleri çerçevesinde ve özellikle dinde hiçbir şekilde zorlama olmadan (Kuran 2:256), hurafeler değil akıl ve bilim öne çıkarılarak olmalıdır. (Kuran 8:22, 10:100) (Kuran 55:5, 36:38, 29:20, 21:30, 51:47, 67:3-4, 3:191, 22:47, 32:5, 70:4)

Ama bu noktada en önemli ayet 42:38'dir. Yani; Şura Suresi 38 ayet. Önce bakalım Şura Suresi'nde geçen o pasaj genel hatlarıyla nelerden bahsediyor:

KURAN 42/36-43 (Şura 36-43): ''(Unutmayın ki,) Size verdiğimiz her şey, şu dünya hayatının kısa vadeli bir hazzıdır; ama Allah katında bulunan daha değerli, daha kalıcıdır. Bu, iman eden ve Rablerine güvenen kimseler için böyledir: Onlar ki büyük günahlardan çirkin işlerden kaçınırlar ve kızdıkları zaman bağışlarlar. Onlar, Rab'lerinin çağrısına karşılık verirler, namazı gözetirler, işlerini aralarında danışma ile kararlaştırırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan yardım için verirler. Haksızlığa uğradıklarında kendilerini savunurlar. Kötülüğün cezası, benzeri bir kötülüktür; ancak kim affeder ve erdemli davranırsa ALLAH tarafından ödüllendirilir. Şüphe yok ki O, zalimleri sevmez. Haksızlığa uğradıktan sonra hakları için direnenler kınanmazlar, cezalandırılmazlar. Ancak, halka zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere saldıranlara karşı durulmalıdır. Onlara acı bir azap vardır. Yine de kim sabreder ve affederse, iyi bilsin ki bu kararlılık ve direnç isteyen (büyük) bir davranıştır.''

Burda konumuzla ilgili olan, yani dikkat edilmesi gereken kısım; Şura 38'de ALLAH'ın açıkça belirttiği; ''İŞLERİNİ ARALARINDA DANIŞMA İLE KARARLAŞTIRIRLAR'' söylemidir.

KURAN 42/38 (Şura 38): ‘’Onlar, Rab'lerinin çağrısına karşılık verirler, namazı gözetirler, işlerini aralarında danışma ile kararlaştırırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan yardım için verirler.’’

Görüldüğü üzre ALLAH; ülke yönetiminiz tek kişinin iki dudağının arasında olsun demiyor. Kendi açık hüküm sahasının dışında kalan İşleri aranızda danışma yolu ile kararlaştırın diyor. Hatta bunu Müminlerin özellikleri arasında sayıyor. Yani Müslüman bir toplumdaki bireylerin nasıl olması, nasıl davranması gerektiğini anlatıyor. Bu söyleme tam uyumlu olmasa da en yakın kurum; Padişahlık ya da başkanlık değil, herkesin oylarıyla seçilmiş ve milleti temsil eden, görevleri; orda oyuncak gibi durup başkanın emrettiği kararları meclisten çıkarmak olan, şakşakçı, salla başı almaaşıcı, iradesiz ve sürü psikolojisiyle hareket eden koyun millet vekilleri değil, gerçekten yönetimde kendisine oy verip seçen milletin isteklerini sonuna kadar korkmadan temsil edebilen özgür, eşitlikçi, akrabası veya düşmanı söz konusu olduğunda bile adil ve barışçı milletvekilleriyle donanmış bir Cumhuriyet'tir. Ben mevcut parlamenter sistemimizin aynı şekilde devam ettirilmesinden ve Cumhuriyet'imizin korunmasından yanayım. Tabi bazı kanunlar değiştirilip Kuran'a uygun hale getirilerek daha özgürlükçü bir anayasa yapılmalı ve 80 darbesi anayasasından mutlaka kurtulunmalıdır. Ama bu asla diktatöryal bir başkanlık sistemine dönüşmemelidir. Zira bu ALLAH'a öykünmektir; yani şirktir aynı zamanda. Yani ALLAH'a ait olan özellikleri onun dışında herhangi birine veya herhangi bir şeye atfetmek/ortak koşmak) Bu; eğer ölene kadar bu hal sürerse ALLAH'ın asla bağışlamayacağını söylediği tek günahtır. (bknz: Kuran 4:48, 4:116, 39:65)

Yani ben diyorum ki; ‘’mevcut sistem yeterince iyi değil, daha daha yukarı çıkaralım ve ALLAH’ın istediği doğrultuda daha özgürlükçü bir sistem kuralım. Ama bu insanlar diyorlar ki; ‘’mevcut sistem yeterince iyi değil, daha da kötü yapıp köleleşelim..’’ Olay ne yazık ki bundan ibaret..

Devam edelim..Şura 38 ile de alakalı olarak bir de Zümer 18’i anmamız gerekir. Zira ALLAH der ki;

KURAN 39/18 (Zümer 18): ‘’Onlar ki sözü (kavl) dinlerler ve en güzeline uyarlar. Onlar, ALLAH'ın yol gösterdiği kimselerdir. Onlar akıl sahipleridir.’’

Sözler arasında en güzeline uymamız; eğer sadece tek kişiyi dinleyeceksek nasıl mümkün olabilir? Lütfen söyleyin eğer sürekli tek kişi konuşacaksa bu ayetin gereğini nasıl yapacağız? Bu imkan dışıdır. Dolayısıyla bu noktadan da çok sözlülüğü ve herkesi temsil eden bir çok vekil barındıran parlementer sistemi elzem görüyorum..
Şimdi bir de şu ayetlere göz atmamız mutlaka gerekir. Duymuşsunuzdur kesin, bir tanesi çok meşhur bir ayettir, ‘’Dinde zorlama yoktur’’ der. Herkes dile getirir ama hadi gelin bu ayetin gereğini yapalım, herkes özgür iradesiyle kendi seçimlerine kendisi karar versin ve öyle ilerlesin denildiğinde nedense ALLAH’ın bu sözü görmezden gelinir ve baskıyla zorla insanlara bir şeyler dikte edilir. Bknz:

KURAN 2/256 (Bakara 256): '' Dinde zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış, birbirinden ayrılmıştır: O halde, şeytani güçlere ve düzenlere (uymayı) reddedenler ve Allah'a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam kulba tutunmuşlardır. Zira, Allah her şeyi işitendir; her şeyi bilendir.''

KURAN 88/21-22 (Gaşiye 21-22): ''Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.''

Görüldüğü gibi ayetler çok açık ve net bir şekilde din konusunda bir zorlamanın bir diktatörlüğün asla olamayacağını ve ancak öğüt verilebileceğini dile getirir. Yoksa haydi siz insanların çocuklarını alın, zorla imam hatiplere yazdırın, zorla dindar nesil yetişsin demez. Çünkü ALLAH hepimizden iyi bilir ki; böyle bir zorlama Müslümanların (ALLAH’a gönülden teslim olan barışçı insanların) sayısını değil, ancak Münafıkların (çeşitli sebeplerle Müslüman gözüken ama aslında olmayan, gizleyen, iki yüzlülük yapanların) sayısını artırır.

Bazıları diyorlar ki; ‘’hayır bu ayetler sadece Müslüman olmayanlar için geçerli, Müslüman olduktan öyle öğütle filan değil, direkt olarak dinde zorlayabilirsin.’’

Peki bakalım öyle mi gerçekten?
Elbette değil : ] ALLAH çelişkili konuşmaz. Aşağıdaki ayetler bunu iddia edenleri mahkum ediyor ve Müminlere de ancak öğüt verilebileceğini, bir zorlama yapılamayacağı açıkça söylüyor:

KURAN 50/45 (Kaf 45): ‘’O halde onların ne dediklerini en iyi biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin. Sen, benim tehdidimden korkanlara Kuran ile öğüt ver!’’

KURAN 51/55 (Zariyat 55): ‘’Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt müminlere fayda verir.’’

Ha siz bunlara rağmen hala mezhepçi gelenekteki ezberci ve uydurulmuş din algısını devam ettirmek mi istiyorsunuz? Elbette bu algıyı yaşatmayı istemekte ve ayetleri umursamamakta özgürsünüz. Ama şunu da bilmelisiniz ki ALLAH Müminlerin özelliklerini sayarken şunu söyler;

KURAN 25/73 (Furkan 73): ‘’Kendilerine Rab'lerinin ayetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.’’

Bir diğer önemli ayet ise; Nisa 58'dir. Bu ayet göre emanetleri ve işleri ehillerine vermeniz gerekir. Yani bir işe alım söz konusu olduğunda; "Bu adam bizim cemaatten, tarikatten, şu görüşten, bu görüşten, şunun oğlu-bunun kızı, öyleyse bu işi ona verelim" zihniyeti yerine; "Bu adam gerçekten bu işi yapmak için gerekli vasıfları üzerinde taşıyor. Öyleyse işi ona vermeliyiz" mentalitesi hakim olmalıdır. Yani torpil yerine "layıklık"..Liyakat sistemi.

KURAN 4/58 (Nisa 58): "ALLAH size, mutlaka emanet (ve iş)leri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. ALLAH'ın size yapılmasını tavsiye ettiği (şey), mutlaka en güzel (şey)dir: ALLAH, kesinlikle her şeyi işitendir, her şeyi görendir."

Zaten ampüller yıllarca bu ayete aykırı davranarak; onu bunu cemaatten diyerek işe aldıkları için Feto terör örgütü devletimizin içine bu denli sızmadı mı? Sonuçlarını da 15 Temmuz’da hepimiz gördük…Nisa 58 ayet gözetilseydi o cemaatten bu tarikatten diye değil, işin ehli, hakeden, o işi en iyi şekilde becerip kotarabilen kimse o kurumlara onlar atanırdı. Ama bu yapılmadı. O yüzden de şu an bu sancıları çekiyoruz. Yani ampüller ve feto cemaati sorumlulukta ortaklardır.


Bu bağlamlarda benim anlayışıma göre asıl olay şudur; ''Barış Ülkesi'' veya 'İnsan Devleti' = insanların, devleti ve devleti yönetenleri büyüttüğü değil; devletin ve devleti yönetenlerin, insanları büyüttüğü, eşit kıldığı, insan odaklı bir devlet anlayışı…

Ben hiçbir baskı olmadan herkese özgürlük, mutlak barışçı ve erdemli bir ahlak yapısı ve herkesi kapsayıcı tamamen adil yönetim! Ululaştırılan ve putlaştırılan, halkı kendi kulları olarak gören, kendilerini ALLAH'ın yerine koyan, zulmeden ve savaş yanlısı olan krallar, padişahlar, firavunlar ve diktatörler üretmeyen, Onların keyfi ve menfii olarak koyduğu kurallara göre değil, ancak ALLAH'ın koyduğu kurallara göre insanları yöneten, insanların ortak aklıyla yönetenlerin seçileceği ve gerekli olursa sürekli değişeceği, işlerin herkesin ortak kararıyla verileceği, bilimin ve sanatın tamamen özgür olduğu ve önlerinde hiçbir engelin olmayacağı, bize saldırmadığı sürece hiçbir ülkeye saldırılmayan, tamamiyle içsel ve dışsal barışçılığın hakim olduğu bir sisteme inanıyorum...''

Yani ''Kuran'' sistemi ile yönetilen eşitlikçi, barışçı, adil, özgürlükçü bir ‘’Barış Yurdu’’, ‘’Barış Cumhuriyeti’’ve ''İnsan Ülkesi''…
İnşaallah başarabiliriz..

KURAN 2/208 (Bakara 208): ‘’Ey iman edenler! Hepiniz birden barışa giriniz! Sakın şeytanın peşinden gitmeyiniz. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.’’

Aynı tasvir cennet anlatılırken de kullanılır:

KURAN 10/25 (Yunus 25): ‘’ALLAH barış yurduna çağırmakta ve isteyeni dosdoğru bir yola yöneltmeyi dilemektedir..’’

Selamlar

http://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2016/10/diktatoryal-baskanlk-sistemi-kurana.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder