
Burası Suudi Arabistan ya da İran değil, hala laik Türkiye Cumhuriyeti. Yani hiçkimse hem kanunlara, hem de şayet inanıyorsa Kuran’a aykırı bir şekilde Dinde zorlama yaparak, tanımadığı bir kadına, Cami avlusunda ya da kamuya açık diğer herhangi bir alanda; yani kendi özel mülkü olmadığı sürece; “Şuranı kapa” veya tam tersi şekilde “Buranı aç” diye her 2 manada da “Şöyle şöyle, böyle böyle giyin! Yoksa BURAYA GİREMEZSİN!/BURDA BÖYLE GEZEMEZSİN” diyemez, bu apaçık dinde zorlamadır. Yine kimse tanımadığı bir kadına “İÇİNİ GÖRÜYORUM” şeklinde hitap da edemez. Bu da apaçık ‘TACİZ’dir. Kendi ailenizden herhangi birinin; kız kardeşinizin, kızınızın, eşinizin, annenizin ya da herhangi bir akrabanızın bu zorbaca ve tacizci cümlelere maruz kaldığını düşünün. Ne yapardınız? Yine bu eylemi gerçekleştiren şahsı savunabilir miydiniz yoksa ibre size dönünce zihninizde bir anda farklı şeyler mi belirmeye başladı? Hah işte tüm sorunlar tam da bundan kaynaklanıyor. Diğer insanları kendi ailenizdenmiş gibi değerlendiremiyorsunuz. O yüzden de adaletizce yargı dağıtmaya kalkıyorsunuz..Tebliğ yapmanın bir adabı, üslubu ve nezaketi olmalı..Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır demiş eskiler..Bu vesileyle de belirtelim; Kuran’da kadınlardan istenen giyim şekli; ne kara çarşafa/çuvala girmek, ne başı örtmek, ne de apaçık gezmek..Bunların bir orta yolu. Yani ALLAH’ın inanan kadınlardan istediği; toplum içinde uzuvlarını fazla belli etmeyecek, göğüs/yaka kısımlarını da örten, karşı cinsi cezbetmeye yönelik olmayan kıyafetler..Bu kadar basit. Ama bunu kadınlara söylemeden bir önceki ayette hitap erkeklere yöneliyor ve; gözlerini dikip kadınlara rahatsız edici bir şekilde bakmamaları, iffetlerini korumaları söyleniyor (KURAN 24/30:31 (Nur 30/31)...
Yani öyle “İçini görüyorum! Veya “Sen buraya bu kıyafeyle giremezsin!/Sen burda böyle gezemezsin!” türünde söylemler, laik Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına aykırı olduğu gibi, açık bir şekilde Kuran’a da aykırı..Kısaca bir kadın çıplak olmadığı sürece istediği kıyafetle istediği yere gidebilir. İster kapalı bir şekilde devlet dairesine gider, isterse de etekle Camiye. Kimse terbiyesizce söylemlerle; ya da zorbaca cümlelerle ALLAH'lığa soyunamaz. Elbette Diyarbakır'daki Ramazan abimiz şayet akli melekeleri tam olarak yerinde değilse ya da gerekli üslup eğitimini almamışsa, veya Kuran'ı çok iyi değerlendiremeyecek bilgi seviyesinde değilse bu davranışından ötürü kendisi direkt suçlanamaz. Ama geçen sene metrobüste açık bir kadına uçan tekme adan tipi hatırlayın..Toplumda nice böyle yobaz/tacizci mevcut...Mevcut kanunlar olmasa ülkeyi neye çevireceklerini bir düşünün..Yani kimsenin tanımadığı bir kadını çevirip de “içini görüyorum transparan giyinmişsin! burda böyle gezemezsin!” demeye hakkı yok. Biz İran değiliz. Türkiye laik bir ülke. Dinde zorlama da yoktur. Kendi başınıza geldiğini düşünün...Veya başka birinin de çıkıp kapalı bir kadına; “Biraz aç, bu ne böyle ya kapanmışsın burda böyle gezemezsin!” demeye hakkı yoktur. Bu doğru olmayacağı gibi diğeri de doğru değildir. Bu tipleri ALLAH ıslah etsin ne diyeyim.
KURAN 88/21-22 (Gaşiye 21-22): ''Artık sen öğüt ver. Sen sadece bir öğüt vericisin. Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.''
KURAN 2/256 (Bakara 256): '' Dinde zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış, birbirinden ayrılmıştır: O halde, şeytani güçlere ve düzenlere/insanı ALLAH’tan uzaklaştıran herşeye (uymayı) reddedenler ve ALLAH’a inanıp güvenenler, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam kulba tutunmuşlardır. Zira ALLAH her şeyi işiten, her şeyi bilendir.''
Bu arada bu yazdıklarıma bakarak ülkedeki kanunların tamamından memnun olduğum anlaşılmasın..Malesef yaralama, hırsızlık, adam öldürme, uyuşturucu, tecavüz ve mafyatik suçlara adalet sistemimizde hakkıyla cezalar verilemiyor. Bunların acilen insan doğasına uygun bir şekilde cezalara evrilmesi lazım...
Barış üzerine olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder