10 Kasım 2017 Cuma

10 Kasım 1938...

10 Kasım 1938...

Ülkemiz şu 2 profilden çok çekti:

1- Hayatını cephelerde geçirerek, güzel ülkemizi kendi ve annesi Zübeyde Hanım’ın canı pahasına kurtarıp, bir de üstüne Orta Doğu Bataklığından da çekip çıkararak modern bir toplum haline getirmeyi büyük ölçüde ve inanılmaz kısa bir sürede başaran atamıza utanmadan çekinmeden ve hiç düşünmeden, vicdansızca hakaret eden, ama ALLAH’ın kitabı yerine din adına tarih boyunca Kuran işlerin gelmeyen menfaatperest krallar, yöneticiler ve din adamları tarafından uydurulmuş hurafe ve rivayetleri izleyerek her bayramda evliya türbelerine gidip ALLAH’ın yanında, türbelerindeki kendilerine asla yardım edemeyecek ve hatta duyamayacak dahi olan ölülerden yardım isteyen cahil dinbaz yobazlar bir kenarda...

2- Mustafa Kemal Atatürk’ten örnek almaya çalışarak, zekalarını kullanıp çabalamak, cehaletle tüm gücüyle mücadele etmek ve ülkeyi bir adım daha ileriye taşımaya uğraşmak yerine, hazır kurulu olan medeniyetin nimetlerini sadece sömürmekle yetinip, uğrunda hiç emek sarfetmeyerek, hiç kafa yorup mücadele etmeyerek, Atatürk’ü putlaştırıp, hatasız addedip, insanüstü bir seviyeye çıkartarak, ALLAH’ın yanında utanmadan O’na da adeta tapınanlar ve mezarına gidip asla cevap ya da yardım alamayacakları ölü bedeninden yardım isteyen veya zoru görünce sonuna kadar mücadele etmek ve ülkeyi kurtarmaya çalışmak yerine ilk fırsatta ülkeden kaçmanın yollarını arayarak sadece kendini kurtarmayı düşünen ve Atamızı asla anlamamış olan cahiller diğer tarafta..

Zaten bir insanı örnek almak işinize gelmiyorsa en iyi bahane O’nu insanüstü bir seviyeye çıkartıp putlaştırarak, “biz O’nun gibi olamayız ki, o yüzden hiç kasmayalım” demektir. Böylece tüm sorumluluktan kurtulmuş olursunuz. 1. güruh da bu benzetmelerden birini Muhammed Peygamber için yapıp O’nu putlaştırarak aslında O’nu örnek alma sorumluluklarından kaçınırlar...Bu 2 güruhu düşünce dünyanızdaki metaforik Gaz Odaları’na atıp yakmaktan çekinmeyin. Zira bunlar tamamen birbirlerinin aynı aciz putperest yaratıklardır. Oysa ALLAH şöyle der:

KURAN 16/20-21 (Nahl 20-21): "ALLAH'tan başka dua ettikleri / yalvarıp yakardıkları / çağırdıkları kimseler/varlıklar hiçbir şey yaratamazlar, aksine kendileri yaratılmışlardır. Onlar diri değil, ölüdürler. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler."

Ve bu ayeti mutlaka okumuş olan ve önemini bildiğini düşündüğüm atamız da şunu söyler:

“Ölülerden medet ummak, medeni bir toplum için lekedir. Efendiler ve ey millet, biliniz ki; “Türkiye Cumhuriyeti” şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."
Mustafa Kemal Atatürk

Atamız 1881’den sonsuza kadar yaşamayacak. 1938’de öldü. Hepimizin bir gün öleceği gibi. Ve hataları da oldu, hepimiz gibi. Eğer O’nu gerçekten anlıyorsanız, sadece boş boş lafta anmak ya da abartıp aciz aciz O’na tapınarak ölü bedeninden yardım istemek yerine, O’na düşman olan cehaletle somut bir şekilde mücadele etmelisiniz. Yoksa ülkemiz gitti gidiyor. Ha bugün ha yarın bir Ortadoğu ülkesi olduk olacağız, uyanın! Kuran’a inat dinde zorlama yapılarak Tüm devlet okullarının imam hatip’e dönüştürüldüğü ve çocukların daha 6-7 yaşlarından başlanarak beyinlerinin Kuransız ve hurafeci bir din anlayışıyla yıkanarak, Atatürk’ten uzaklaştırılmaya çalışılıp, arap kafasıyla yetiştirilerek potansiyel oy devşirildiği bir ülkede hala uyuyoruz...

Güzel Atamızı minnetle ve saygıyla anıyorum.
10 Kasım 1938...

https://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2017/11/10-kasm-1938.html?m=0

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder