Dünyayı değiştirmeye Kendi İç Dünyandan Başla!
Bu dünyada insanları bitiren yalnızca 2 şey var. 1- Aç gözlülük. 2- Cehalet. Varolan tüm kötülüğün kaynağına inip özüne baktığımızda hep bu ikisini görürürüz..Eğer kendinize karşı dürüst olmayı becerebilirseniz, bu durumu kendinizde de gözlemleyebilirsiniz. Bunlar insanı kişisel olarak yiyip bitirir ve biten kişi bittiğini anlamaz bile. Bunun yanı sıra; yeryüzünde saldırganlığı körükleyip barışçılığı yok eder, adaletin hakkıyla sağlanmasını, dünyadaki kaynakların adil ve eşit dağılımını engeller, özgürlükleri kısıtlayıp insanları kendi kendilerinin/egolarının/düşkünlüklerinin veya başka insanların köleleri haline getirir. İnsanı kendi doğasında zaten bulunan iyilik ve vicdandan söker koparır, kendi aklınızı yine kendinize gömdürtür. Bu iki yamyamdan kendinizi sıyırabilirseniz; yani, herkes karşısındakinden önce kendinde bulunan açgözlülüğü dizginlemeye ve cehaleti gidermeye gayret ederse; hepimiz önce kendi iç dünyamızı değiştirmeye çalışırsak ve bu gayretimizde de gerçekten samimi olursak; otomatik olarak içersinde yaşadığımız toplumun, hatta zamanla belki de tüm gezegenin durumu da değişecektir. Daha barışçı, daha eşitlikçi, daha özgürlükçü, daha adil, vicdanın, iyiliğin yön verdiği, cehaletin değil aklın kürekleri çektiği bir yapıya evrilip dönüşecektir. Öbür türlüsünü beklemek; yani hangi görüşten/düşünceden/akımdan/kültürden olursak olalım; kendimizi değiştirmediğimiz sürece toplumun değişmesini beklemek sadece boş bir hayalden ibarettir. Bunun tam tersi de aynen geçerlidir. Tamahkar ve bilgili bir toplumun bireyleri de zamanla açgözlülük ve cehaletin tuzağına düşerek savrulabilirler..Hal böyle olduğunda o toplumun da durumu olumsuz yönde değişecektir.
KURAN 13/11 (Rad 11)'den: "Hiç kuşkusuz bir toplumun bireyleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe ALLAH da o toplumun durumunu/gidişatını değiştirmez."
KURAN 8/53 (Enfal 53): "Bu böyledir. Bir toplum, kendilerinde olanı değiştirmedikçe, ALLAH da onlara verdiği nimeti değiştirmez. Şüphesiz ALLAH işitendir; bilendir."
https://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2017/11/dunyay-degistirmeye-kendi-ic-dunyandan.html?m=1
28 Kasım 2017 Salı
10 Kasım 2017 Cuma
10 Kasım 1938...
10 Kasım 1938...
Ülkemiz şu 2 profilden çok çekti:
1- Hayatını cephelerde geçirerek, güzel ülkemizi kendi ve annesi Zübeyde Hanım’ın canı pahasına kurtarıp, bir de üstüne Orta Doğu Bataklığından da çekip çıkararak modern bir toplum haline getirmeyi büyük ölçüde ve inanılmaz kısa bir sürede başaran atamıza utanmadan çekinmeden ve hiç düşünmeden, vicdansızca hakaret eden, ama ALLAH’ın kitabı yerine din adına tarih boyunca Kuran işlerin gelmeyen menfaatperest krallar, yöneticiler ve din adamları tarafından uydurulmuş hurafe ve rivayetleri izleyerek her bayramda evliya türbelerine gidip ALLAH’ın yanında, türbelerindeki kendilerine asla yardım edemeyecek ve hatta duyamayacak dahi olan ölülerden yardım isteyen cahil dinbaz yobazlar bir kenarda...
2- Mustafa Kemal Atatürk’ten örnek almaya çalışarak, zekalarını kullanıp çabalamak, cehaletle tüm gücüyle mücadele etmek ve ülkeyi bir adım daha ileriye taşımaya uğraşmak yerine, hazır kurulu olan medeniyetin nimetlerini sadece sömürmekle yetinip, uğrunda hiç emek sarfetmeyerek, hiç kafa yorup mücadele etmeyerek, Atatürk’ü putlaştırıp, hatasız addedip, insanüstü bir seviyeye çıkartarak, ALLAH’ın yanında utanmadan O’na da adeta tapınanlar ve mezarına gidip asla cevap ya da yardım alamayacakları ölü bedeninden yardım isteyen veya zoru görünce sonuna kadar mücadele etmek ve ülkeyi kurtarmaya çalışmak yerine ilk fırsatta ülkeden kaçmanın yollarını arayarak sadece kendini kurtarmayı düşünen ve Atamızı asla anlamamış olan cahiller diğer tarafta..
Zaten bir insanı örnek almak işinize gelmiyorsa en iyi bahane O’nu insanüstü bir seviyeye çıkartıp putlaştırarak, “biz O’nun gibi olamayız ki, o yüzden hiç kasmayalım” demektir. Böylece tüm sorumluluktan kurtulmuş olursunuz. 1. güruh da bu benzetmelerden birini Muhammed Peygamber için yapıp O’nu putlaştırarak aslında O’nu örnek alma sorumluluklarından kaçınırlar...Bu 2 güruhu düşünce dünyanızdaki metaforik Gaz Odaları’na atıp yakmaktan çekinmeyin. Zira bunlar tamamen birbirlerinin aynı aciz putperest yaratıklardır. Oysa ALLAH şöyle der:
KURAN 16/20-21 (Nahl 20-21): "ALLAH'tan başka dua ettikleri / yalvarıp yakardıkları / çağırdıkları kimseler/varlıklar hiçbir şey yaratamazlar, aksine kendileri yaratılmışlardır. Onlar diri değil, ölüdürler. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler."
Ve bu ayeti mutlaka okumuş olan ve önemini bildiğini düşündüğüm atamız da şunu söyler:
“Ölülerden medet ummak, medeni bir toplum için lekedir. Efendiler ve ey millet, biliniz ki; “Türkiye Cumhuriyeti” şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."
Mustafa Kemal Atatürk
Atamız 1881’den sonsuza kadar yaşamayacak. 1938’de öldü. Hepimizin bir gün öleceği gibi. Ve hataları da oldu, hepimiz gibi. Eğer O’nu gerçekten anlıyorsanız, sadece boş boş lafta anmak ya da abartıp aciz aciz O’na tapınarak ölü bedeninden yardım istemek yerine, O’na düşman olan cehaletle somut bir şekilde mücadele etmelisiniz. Yoksa ülkemiz gitti gidiyor. Ha bugün ha yarın bir Ortadoğu ülkesi olduk olacağız, uyanın! Kuran’a inat dinde zorlama yapılarak Tüm devlet okullarının imam hatip’e dönüştürüldüğü ve çocukların daha 6-7 yaşlarından başlanarak beyinlerinin Kuransız ve hurafeci bir din anlayışıyla yıkanarak, Atatürk’ten uzaklaştırılmaya çalışılıp, arap kafasıyla yetiştirilerek potansiyel oy devşirildiği bir ülkede hala uyuyoruz...
Güzel Atamızı minnetle ve saygıyla anıyorum.
10 Kasım 1938...
https://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2017/11/10-kasm-1938.html?m=0
Ülkemiz şu 2 profilden çok çekti:
1- Hayatını cephelerde geçirerek, güzel ülkemizi kendi ve annesi Zübeyde Hanım’ın canı pahasına kurtarıp, bir de üstüne Orta Doğu Bataklığından da çekip çıkararak modern bir toplum haline getirmeyi büyük ölçüde ve inanılmaz kısa bir sürede başaran atamıza utanmadan çekinmeden ve hiç düşünmeden, vicdansızca hakaret eden, ama ALLAH’ın kitabı yerine din adına tarih boyunca Kuran işlerin gelmeyen menfaatperest krallar, yöneticiler ve din adamları tarafından uydurulmuş hurafe ve rivayetleri izleyerek her bayramda evliya türbelerine gidip ALLAH’ın yanında, türbelerindeki kendilerine asla yardım edemeyecek ve hatta duyamayacak dahi olan ölülerden yardım isteyen cahil dinbaz yobazlar bir kenarda...
2- Mustafa Kemal Atatürk’ten örnek almaya çalışarak, zekalarını kullanıp çabalamak, cehaletle tüm gücüyle mücadele etmek ve ülkeyi bir adım daha ileriye taşımaya uğraşmak yerine, hazır kurulu olan medeniyetin nimetlerini sadece sömürmekle yetinip, uğrunda hiç emek sarfetmeyerek, hiç kafa yorup mücadele etmeyerek, Atatürk’ü putlaştırıp, hatasız addedip, insanüstü bir seviyeye çıkartarak, ALLAH’ın yanında utanmadan O’na da adeta tapınanlar ve mezarına gidip asla cevap ya da yardım alamayacakları ölü bedeninden yardım isteyen veya zoru görünce sonuna kadar mücadele etmek ve ülkeyi kurtarmaya çalışmak yerine ilk fırsatta ülkeden kaçmanın yollarını arayarak sadece kendini kurtarmayı düşünen ve Atamızı asla anlamamış olan cahiller diğer tarafta..
Zaten bir insanı örnek almak işinize gelmiyorsa en iyi bahane O’nu insanüstü bir seviyeye çıkartıp putlaştırarak, “biz O’nun gibi olamayız ki, o yüzden hiç kasmayalım” demektir. Böylece tüm sorumluluktan kurtulmuş olursunuz. 1. güruh da bu benzetmelerden birini Muhammed Peygamber için yapıp O’nu putlaştırarak aslında O’nu örnek alma sorumluluklarından kaçınırlar...Bu 2 güruhu düşünce dünyanızdaki metaforik Gaz Odaları’na atıp yakmaktan çekinmeyin. Zira bunlar tamamen birbirlerinin aynı aciz putperest yaratıklardır. Oysa ALLAH şöyle der:
KURAN 16/20-21 (Nahl 20-21): "ALLAH'tan başka dua ettikleri / yalvarıp yakardıkları / çağırdıkları kimseler/varlıklar hiçbir şey yaratamazlar, aksine kendileri yaratılmışlardır. Onlar diri değil, ölüdürler. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler."
Ve bu ayeti mutlaka okumuş olan ve önemini bildiğini düşündüğüm atamız da şunu söyler:
“Ölülerden medet ummak, medeni bir toplum için lekedir. Efendiler ve ey millet, biliniz ki; “Türkiye Cumhuriyeti” şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."
Mustafa Kemal Atatürk
Atamız 1881’den sonsuza kadar yaşamayacak. 1938’de öldü. Hepimizin bir gün öleceği gibi. Ve hataları da oldu, hepimiz gibi. Eğer O’nu gerçekten anlıyorsanız, sadece boş boş lafta anmak ya da abartıp aciz aciz O’na tapınarak ölü bedeninden yardım istemek yerine, O’na düşman olan cehaletle somut bir şekilde mücadele etmelisiniz. Yoksa ülkemiz gitti gidiyor. Ha bugün ha yarın bir Ortadoğu ülkesi olduk olacağız, uyanın! Kuran’a inat dinde zorlama yapılarak Tüm devlet okullarının imam hatip’e dönüştürüldüğü ve çocukların daha 6-7 yaşlarından başlanarak beyinlerinin Kuransız ve hurafeci bir din anlayışıyla yıkanarak, Atatürk’ten uzaklaştırılmaya çalışılıp, arap kafasıyla yetiştirilerek potansiyel oy devşirildiği bir ülkede hala uyuyoruz...
Güzel Atamızı minnetle ve saygıyla anıyorum.
10 Kasım 1938...
https://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2017/11/10-kasm-1938.html?m=0
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)