17 Kasım 2015 Salı

Uydurulmuş Dini mi yoksa İndirilmiş Dini mi izleyeceksiniz?

Artık olay çok açık. Eğer kendinizi Müslüman diye tanımlıyorsanız önünüzde 2 yol var...Ya ''Uydurulmuş Dini'' izleyeceksiniz ya da ''İndirilmiş Dini''...Yani ya ondan bundan kulaktan kulağa aktarıla aktarıla bugüne gelmiş ve Kuran'a tamamen aykırı bi takım rivayetleri ve hadisleri izleyip ona buna saldırıp Savaşçı olacaksınız ya da sadece ALLAH'ın kitabını izleyip Barışçı olacaksınız..Yani Sarıklı cübbeli, Arap fetişisti, Allah'ın elçilerini putlaştıran, rivayet ve saçma sapan hikayeleri ALLAH'ın ayetlerinin önüne koyan uydurulmuş dini mi izliyorsunuz? yoksa Dininizi yalnızca ALLAH'a özgüleyip gerçekten indirilmiş olan dini mi izliyorsunuz? yani ''Tevhid''i...Kainatı yaratan yegane Tanrı'nın mesajını...Din meselesinde ALLAH'ın kitabından başka hiç bir sözü dikkate almama kararlılığını...

Kuran 45/6: ''İşte bunlar, Allah'ın hakikati sana kendisiyle aktardığı ayetlerdir: Peki, Allah ve O'nun ayetleri de değilse, kimden (gelen) hangi habere inanacaklar?'' Kuran 7/185: ''Göklerin ve yerin egemenliğine ve ALLAH'ın yarattığı şeylere bakmazlar mı? Son anlarının yaklaşmış olabileceğini hiç düşünmezler mi? Bundan sonra artık hangi hadise (söze) inanırlar?''

Bugün 'mezhep' adı altında anılan ama aslında her biri İslam'la %100 alakasız kendi başlarına 'apayrı dinler' olan sünnilik, alevilik, şiilik, vahabilik, selefilik ve tüm alt kolları gibi bir sürü sapık inanç; 'Müslüman' kavramının etrafını bir elması kaplayan ve farkedilmesini, parlamasını engelleyen çamur tabakaları gibi sarmışlardır..Kendinizi ya sadece 'Müslüman' diye tanımlayıp barışçılık dininden; yani ALLAH'a teslim olmaktan; yani İslam'dan olduğunuzu söyleyip zihninizdeki putları kırarak çamur tabakalarını temizleyeceksiniz, veya ALLAH'ın size seçtiği 'Müslüman' ismini bırakıp kendinizi dini manada saçma sapan mezhep isimleriyle tanımlayıp, Amerika'nın, Rusya'nın İsrail'in vs şuursuz paralı kuklaları olan, ortadoğuda mezhep farklılıkları yüzünden birbirlerini öldüren, ya da Muhammed Peygamber'e veya Ali'ye övgüleri abartıp, onları ALLAH yerine koyup putlaştıranlardan olacaksınız..Kuran 3/84: ''De ki: 'ALLAH'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlara indirilene; Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rab'leri tarafından verilene inandık. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve biz O'na teslim olanlarız.''

Artık herşey çok açık ve çok net..İzlediğiniz uydurulmuş din mi yoksa indirilmiş din mi? Vurgulamakta fayda var; çünkü uydurulmuş dinin amacı İslam'ın Barış mesajının algılanmasının ya tamamen önüne geçmek, ya da bir takım halüsinatif parazitler oluşturup geciktirmektir..Zira dünya medyası da bunu böyle algılamak üzre kendini programladığı için uydurulmuş dini izlediğiniz her saniye beyinlerinize ve dünyanın her yerine yollanan mesaj da bu yönde olacaktır.

İyi düşünün..Aklınızı çalıştırın...Kuran 8/22: ''ALLAH yanında, yaratıkların en kötüsü, akıllarını kullanmayan sağır ve dilsizlerdir.'' Zira ALLAH şu ayetlerde sizin kendinizi 'dini manada' 'Müslüman' hariç başka herhangi bir kelimeyle tanımlamanıza asla izin vermiyor ve hangisi olursa olsun tüm mezhep etiketlerini reddediyor: Kuran 22/78: '' Elçinin size tanık olması, sizin de halka tanık olmanız için, sizi, daha önce de şimdi de 'müslümanlar = teslim olanlar' olarak adlandıran O'dur.'' Kuran 6/159: ''Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.'' Kuran 30/32: ''Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.'' Dolayısıyla bir müslümanın dini manada yegane tanımlaması: 'Müslüman' olmasıdır. Ve bu bir ''fiildir''. ''Etiket'' değildir..ALLAH'a teslim olmak, Barışçı olmak fiili..Ve yaşadığın sürece her an da olacak olmak..Yani O'na her manada güvenmek fiilidir..

Kısacası tüm bu karalamalar, anlamsız menfaat ve saldırı savaşları, putlaştırmalar, uydurma rivayetler ve sömürülmelerden kurtulmak istiyorsanız Mezhep dediğiniz, benimse; ''İslam'la alakasız apayrı dinler'' olarak tanımladığım etiketlerinizden kurtulmalı, dininizi yalnız ALLAH'a özgülemeli ve net bir şekilde tüm dünyaya birlik olduğunuzu göstermelisiniz..'Müslüman'-'Barışçı' fiilleri adı altında...Daha da önemlisi 'doğru tebliğ' için; müslüman olmayanlar arasından 'size düşmanlık beslemeyenlere' de aynı adil, barışçı ve özgürlükçü tavrı göstermelisiniz ki bu Dinin gerçekten ALLAH'tan gelebileceğine gerçek kanıtlarıyla inansınlar..Çünkü insanlar herkesin de gördüğü üzre 'yazılanlar'dan çok 'yaşananlar'a bakıyor ve okumaya üşeniyor..Ya da bir çok farklı nedenden doğru anlayamıyor..Ne yazık ki bu böyle. Gerçekçi kanıtlar istiyorlar. Ve siz kan dökerek kimseyi ikna edemezsiniz...Ancak diyalog ve iyilikle anlatarak olabilir bu..Zorlamadan...Örnek olarak..Ve her ne pahasına olsun doğruyu söyleyerek...Çünkü ALLAH da böylesini istiyor...

Kuran 14/24-25: ''Görmez misin ki ALLAH güzel bir sözü güzel bir ağaca benzetir: Kökü sabit, dalları ise göktedir. Rabbinin izniyle her mevsim meyvelerini verir. Öğüt almaları için ALLAH insanlara böyle örnekler verir.''

Kuran 88/21-22:''HATIRLAT; çünkü sen ancak bir hatırlatıcısın (hakikatlerini hatırlatmak için irsâl oldun)! Onlar üzerine musallat olan zorba değilsin!''

Kuran 29/46: ''Yahudilerin ve Hıristiyanların zalim olanları dışında kalanları ile tartışırken olabildiğince gönül alıcı ve etkili bir dil kullanınız. Onlara deyiniz ki, ''Bizler hem bize ve hem de size indirilen kitaplara inanıyoruz. Bizim de sizin de ilahınız birdir, biz O tek ilaha teslim olmuşuz.''

Mesela benim şu anda yaptığım bir risktir. Belki de Kuran'dan habersiz ve kendine herhangi bir mezhep etiketiyle etiketleyen herkesi veya Din'e bu etiketleri savunan yobazların penceresinden baktığı ve hiç 'anlayarak' okumadığı için inanmayan insanları karşıma alacağım..Ama sorun değil, bunun benim için zerre önemi yok. Çünkü hesabı onlara değil yalnızca ALLAH'a vereceğim ve hesap da 'doğru'lar üzerinden verilecek..Ve doğruları birilerinin söylemesi ve bedel ödemesi lazım ki doğrular doğru olarak bilinebilsin..Ne demişti Nazım Hikmet? ''Sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?'' Yoksa daha önce kendilerine hakikat bilgisi verilip de onu saklayanlar hakkındaki şu ayet çok mantıksız olurdu değil mi? Kuran 3/187: ''Allah kendilerine kitap verilenlerden şöyle bir söz almıştı: “Onu insanlara açıklayınız ve hiçbir şey gizlemeyiniz.” Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu küçük bir kazançla değiştirdiler. Yaptıkları alış veriş ne kadar kötüdür!'' Keşke herkes kimseden korkmadan, çekinmeden doğruları söyleyebilse...Kuran 9/13'ün sonu: ''Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah'tır.'' Bunun en somut örneği bence Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez'dir. Bence bütün Müslüman olduğu iddiasında olanların bu cesur kadından ders almaları gerekir. Şahsen ben payıma düşen dersi aldım sanırım:
Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez Emperyalizme Karşı Cesur Tavrı

Şimdi diyeceksiniz ki e ee bu kadın doğruyu söylüyor Teröristler de yapıyor işte. Uyumlular ne var bunda derseniz çok devasa bir mantık hatası yapmış olursunuz. Çünkü burda esas olan; masum tek bir insana, hayvana veya bitkiye dahi zarar gelmemesidir. Yani eğer birilerini patlatacaksanız bunlar masum halk olmamalıdır; hamile kadınlar olmamalıdır..Sokakta yürüyen insanlar olmamalıdır..Sanat aktivitelerine veya konserlere katılan gençler olmamalıdır..Buna kimsenin hakkı yok. Petrolü ve savaşı körükleyen para baronu siyonist aileler olmalıdır, veya onların kölesi olan Devletlerin politikalarını belirleyen ve devletleri yöneten kişiler olmalıdır. Tabi YERSE! Ama yemez onları bombalamak :] anca masum halk..Çünkü böylesi kolay değil mi? Ceza'nın da eski bir şarkısında dediği gibi 'Doğru olan zordur'.. Çünkü o para baronları siyasetçileri, siyasetçiler de teröristleri yönetiyor zaten..Yani Efendileri zaten onlar! Teröristler kölenin kölesinin kölesi aslında...Sadece dışardan öyle gözükmüyor..Yani bu saldırılar aslında avrupaya filan değil direkt İslam'a karşı yapılmıştır..Siz bu ve bunun gibi saldırılarla avrupada yaşayan tüm Müslümanlar potansiyel hedef haline getirilmiştir. Ve Ortadoğudakiler yeni bombaların yeni hedefleri olmuştur. Ayrıca dünyanın her yerinde İslam'ı barış yoluyla, anlatarak yaymaya çalışan herkesin emeklerini öldürmeye, yani yoketmeye, değersizleştirmeye kastedilmiştir.

Kısaca Kuran'a göre; bir ülkedeki ''masum'' halka hiçbir gerekçeyle en ufak zarar dahi veremezsiniz. Verirseniz işte sizin şahsi canilik ve cehaletinizin faturası bu şekilde tüm İslam'a kesilir..Ve biz doğruları ve Din'in aslını artık ne kadar anlatırsak anlatalım etkisi normalde olandan çok daha az olacaktır. Aynı konunun ilk fotoğrafındaki gibi..Paranızı onlardan alıp, onların kölesi oluyorsunuz, sonra yetmiyor, kalkıp ordaki bir de masum insanları öldürüyorsunuz..ALLAH'ın Kuran'da tüm insanlığa anlattığı evrensel barış, özgürlük ve tebliğ yasaları asla böyle birşey değil..

Bu anlayışın son dönemin reform sayılabilecek şekilde en kapsamlı ve doğru tefsirleri ise; Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır, Bayraktar Bayraklı, Edip Yüksel(19 Sistemi), Erdem Uygan(Yükselen Sözler ve K.Ö.K Programları), Mehmet Okuyan, Caner Taslaman(Din-Bilim-Felsefe ilişkisi), Ahmed Hulusi(Bilim-Tasavvuf-Kuran ilişkisi), Yaşar Nuri Öztürk tarafından çeşitli yöntemlerle yapılmaktadır. Bu insanların tefsirlerindeki 'reform' ifadesi bir değiştirmeyi değil, aksine bir öze dönüş mahiyetindedir. Genel olarak rivayet kültürüyle Kuran'dan ve Kuran'daki vahyin anlamından uzaklaşan Müslümanları tekrar ALLAH'ın kitabına ve yalnızca ALLAH'ın sözlerine yöneltme çabasıdır. Bozulmuş olan yapının tekrar ilk geldiği saflığına ve katışıksız haline yani TEVHİD'e ulaşmasını hedeflemektedir. Bunu da Mustafa İslamoğlu'nun şu sözleri çok iyi özetlemektedir. ''Uydurulmuş Din'e mi uyacaksınız yoksa İndirilmiş Din'e mi?''
Mustafa İslamoğlu - Uydurulan Din'e mi Uyacaksınız yoksa İndirilen Din'e mi?

15 Kasım 2015 Pazar

KARANLIK Karanlığını Artırıyorsa Sen de IŞIĞINI Artır! Ona Uyup Karanlığa Karışma...

Bana kalırsa batının zavallı yurtsuz Suriyeli mültecileri Türkiye'ye kitlemesinin ve topraklarına sokmama bahanesinin kendilerine göre en ucuz yolu buydu ve yaptılar gibi gözüküyor..Üstüne bir de ufak bir meblağ verirlerse tamam işte, iş kapanır mülteciler Türkiye'de kalmış olur..Öyle değil mi? Tablo bunu gösteriyor..Yanlış anlaşılmasın Suriyeli'lerin bir suçu yok. Onlar ailelerini ve canlarını kurtarmak için kaçıyorlar, dolayısıyla onları da anlamak lazım...Ama bizim ülkemizdeki yobaz ve şekilci ilkel yaratıkların aslında gayet hoşlarına gidiyor bu durum, adeta canlarına minnet. Çünkü Müslüman olmayı Arap olmak sandıkları için, ayrıca paraya da nerdeyse tapındıkları için, Türkiye'yi de araplaştırmaya çalışıyorlar..Etraflarında ne kadar çok Arap ve Arapça yazı görseler kendilerini o kadar dindar sanıyorlar..Üstelik ne yazdığını dahi anlamıyorlar o yazılarda, çünkü çoğu arapça bilmiyor. Zaten Kuran'ı da kendi dilleri yerine bilmedikleri bir dilde okudukları için ruhunu anlayamıyorlar ve yukardaki şekilci tablo oluşuyor..

Batıysa bu eylemler sayesinde cahil ve cani bir terörist zümreyi kullanarak İslam'ı karalamış oldu tekrar ve tekrar..E vurgu önemli tabi..Alan memnun veren memnun..1 taşla bir sürü kuş işte..Bunlar genel planın parçaları..Asıl google haritalarını büyütür gibi bakış açılarımızı genişletip meseleye öyle bakmamız lazım..Hiç düşünüyor musunuz Amerika 2003'de Irak'ı işgal etmeseydi bugün Işid olur muydu diye? Savaşın daimi olduğu bir coğrafyadan; insanların dini ne olursa olsun ancak açlık, cehalet ve şiddet türer...Onlar da bunu istiyor zaten..Oysa İslam akledenlerin dinidir ve ancak akıllarını kullanabilenlere hitabeder. Kuran'da yaklaşık 600 civarı ayet akletmeyi önerir..Böyle başka bir öğreti var mı dünyada? Peki siz hiç işin kaynağını okumayı denediniz mi? Yoksa siz de tembellik yapıp okumak yerine bir takım paragöz yobaz hocamsıların anlattıklarına veya cani teröristlerin hareketlerine göre mi İslam'ı yargılayacaksınız? Gerçi bu olaylar arttıkça biz İslam'ın barışçılık olduğunu istediğimiz kadar anlatalım, istediğimiz kadar insanları okumaya teşvik ne fayda?..Yukarda yobazlar için söylediğim şey Batılılar için de farklı bir perspektifte ama aynı şekilde geçerli..Din'in kaynağını yani Kuran'ı okumak ve ona göre değerlendirmek yerine, onu; ona mensup olduğunu iddia eden paranın ve emperyal güçlerin kölesi olmuş bir takım cahil canilerin terör eylemlerine göre değerlendirenlerin gözünde pek bi tesiri olmayacaktır..Ama biz yine de doğruyu anlatmaya devam edeceğiz. Belki içlerinden beyinlerini ve kalplerini eşzamanlı kullanıp akledebilenler çıkar..kimbilir...İsmini hatırlayamadığım bir Müslüman alimin sözü tam da böyle durumları anlatıyor aslında..''KARANLIK karanlığını artırıyorsa sen de IŞIĞINI artır! Ona uyup karanlığa karışma..'' Ne kadar büyük bir söz, değil mi?...Nerdeyse başlı başına Kuran'ın felsefesini anlatıyor..

Bknz öneririm: Erdem Uygan Konferansı-Müslümanların Kur'an'la İlişkisi

Müslüman; ALLAH'a teslim olmuş ve yürekten güvenmiş, barışçı kişi demektir. İslam'ın kelime anlamı ise teslim olmak, selamet ve barışçılıktır. Bunlar etiket değil, fiildirler..Yani İslam'ı sadece 2 cümle söylenip içine girilen bir olgu ve etiket olarak değil, bir fiil olarak algılamalısınız..Tüm yaşam boyu sürdürülmesi gereken bir fiil..Müslüman buna deniyor işte..Ve Kuran'da asla saldırı savaşına izin yoktur. Savaştan bahseden birkaç ayette tamamen savunma savaşından bahsedilir..Çünkü hayatın içinde savaş da vardır ve eğer karşı taraf size saldırırsa hayatta kalmanız gerekir..Kuran ruhani bir kitap olduğu kadar realistik bir kitap da olduğundan hayatın içinde ne varsa O'nda da onların tümü farklı dozlarda mevcuttur..o Ayetlerin hepsi de size saldırılması halinde ya da mazlum insanlara saldırılması, öldürmek istenmesi, zulmedilmesi, inandığınız gibi yaşamanızın zorla engellenmesi ve topraklarınızdan sürülmeniz ve köleleştirilmek istenmeniz hallerinde nasıl savunma yapılacağıyla ilgilidir. Yani barışı sağlamakla ilgili..Bknz: Kurtuluş Savaşı..

Bu saydığım durumlara maruz kalmanız halinde de zaten asıl garip olan kendinizi savunmamanız ve topraklarınızı öylece onursuzca teslim etmeniz veya kaçmanız olmaz mıydı? Dolayısıyla ALLAH'ın sadece savunma savaşına izni ve oluru vardır. Asla keyfi saldırganlığa izni ve tahammülü yoktur. Bunun aksi teröristlerin tek hücreli terliksi beyinlerine göre mümkün olabilir ama Kuran'a göre mümkün değil. Kuran'ı bir bina, o ayetleri de binadaki yangın söndürme cihazı gibi düşünürsek sanırım yalnış bir benzetme yapmış olmayız..Ve yine Kuran'a göre siz inanç sisteminizi ancak diyalog yoluyla ve insanlara örnek olan davranışlarınızla yayabilirsiniz. Bu sebep için asla savaşamazsınız. Çükü ALLAH; şiddet ve zulmü insan doğasına aykırı davranışlar olarak ele alıyor. Bu yüzden de zaten sunduğu dinin adını insanın öze dönüşü mahiyetinde 'Barış, Selamet ve Teslimiyet' manalarına gelen İslam adını vermiş..Yani barışçı ve iyiliğe yönelik her düşüncede ve tavırda kendi doğanıza dönüyorsunuz aslında siz..

Bknz ALLAH bu işin prensiplerini nasıl koyuyor hatırlayalım:

Kuran 2/208: ''Ey iman edenler! Hepiniz toptan barış ve selamete girin de şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, sizin aranızı açan belli bir düşmandır.''

Kuran 88/21-22: ''HATIRLAT; çünkü sen ancak bir hatırlatıcısın (hakikatlerini hatırlatmak için irsâl oldun)! Onlar üzerine musallat olan zorba değilsin!''

Kuran 8/61: ''Onlar barışa eğilim gösterirlerse sen de ona eğilim göster ve ALLAH'a güven. O, İşitendir, Bilendir.''

Kuran 60/8: ''ALLAH, din uğrunda sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. ALLAH adaletli davrananları sever.''

Kuran 60/9: ''Ancak ALLAH, sadece, sizinle din uğrunda savaşan, sizi yurdunuzdan çıkaran ve sizi çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmanızı yasaklar. Onları dost edinenler zalimlerdir.''

Kuran 10/25: ''Böylelikle ALLAH (insanı) mutluluk ve güvenlik zeminine çağırmakta ve isteyeni dosdoğru bir yola yöneltmeyi dilemektedir.''

Kuran 29/46: ''Yahudilerin ve Hıristiyanların zalim olanları dışında kalanları ile tartışırken olabildiğince gönül alıcı ve etkili bir dil kullanınız. Onlara deyiniz ki, ''Bizler hem bize ve hem de size indirilen kitaplara inanıyoruz. Bizim de sizin de ilahınız birdir, biz O tek ilaha teslim olmuşuz.''

Kuran 2/256: ''Zorlama dinde yoktur. Artık doğru ile yanlış birbirinden seçilip ayrılmıştır. Şu halde kim şeytani güç odaklarını reddeder de ALLAH'a inanırsa, kesinlikle kopmaz bir kulpa yapışmış olur: zira ALLAH her şeyi sınırsız işitendir, her şeyi limitsiz bilendir.''

Sonuç olarak Fransa'daki bombalı saldırıda ölen masum insanlara tüm kalbimle ALLAH'tan rahmet diliyorum..Çünkü ölen ''eğer masumsa'' yani savaşa bulaşmamış veya destek olmamışsa O kişinin dini, dili, rengi söz konusu dahi olamaz, masum masumdur..Aynı 3 gün önce Lübnan'da ölen ve unutulan masum insanlara ve kısa bir süre önce bizim ülkemizde ölen ve unutulan insanlarımıza dilediğim gibi..Daha da önemlisi; yıllardır bu savaşlar yüzden ölen, işkence gören, savaşa mahkum edilip aç, yoksul ve cahilleştirilen, köleleştirilerek sömürülüp sonra da unutularak, insanların gözünde istatistiki bilgiden fazlası olamayan milyonlarca masum çocuk, kadın, erkek, genç ve yaşlı insana dilediğim gibi...Ama şunu söylemeliyim Fransızlardan ve tüm batıdan da aynı vicdanı ve objektiviteyi bekliyorum..

Sahile vuran masum bir çocuğun tek fotoğrafının oluşturduğu global vicdanı, emparyalist aktörler kimliksiz kuklalarının bombalarıyla yok etmeye çalışıyor..Çünkü vicdan, iyilik ve barış onların planlarını bozuyor..İnsanlık için düşündükleri şeyler bunlar değil..Şunu anlayın artık..bu kesinlikle görünen tarafların savaşı değil. Gördüğümüz hiçbir şey göründüğü gibi değil..Bu sadece iyilik ve kötülüğün savaşı..Vicdanla zulmün..Sevgiyle nefretin...Yani aslında olay çizgi filmlerdeki kadar basit. tek farkı tarafların örtülüp, yer değiştirilip, insanların kafalarının karıştırılması...

Son söz...Celaleddin Rumi der ki; ''Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak...''