Artık olay çok açık. Eğer kendinizi Müslüman diye tanımlıyorsanız önünüzde 2 yol var...Ya ''Uydurulmuş Dini'' izleyeceksiniz ya da ''İndirilmiş Dini''...Yani ya ondan bundan kulaktan kulağa aktarıla aktarıla bugüne gelmiş ve Kuran'a tamamen aykırı bi takım rivayetleri ve hadisleri izleyip ona buna saldırıp Savaşçı olacaksınız ya da sadece ALLAH'ın kitabını izleyip Barışçı olacaksınız..Yani Sarıklı cübbeli, Arap fetişisti, Allah'ın elçilerini putlaştıran, rivayet ve saçma sapan hikayeleri ALLAH'ın ayetlerinin önüne koyan uydurulmuş dini mi izliyorsunuz? yoksa Dininizi yalnızca ALLAH'a özgüleyip gerçekten indirilmiş olan dini mi izliyorsunuz? yani ''Tevhid''i...Kainatı yaratan yegane Tanrı'nın mesajını...Din meselesinde ALLAH'ın kitabından başka hiç bir sözü dikkate almama kararlılığını...
Kuran 45/6: ''İşte bunlar, Allah'ın hakikati sana kendisiyle aktardığı ayetlerdir: Peki, Allah ve O'nun ayetleri de değilse, kimden (gelen) hangi habere inanacaklar?'' Kuran 7/185: ''Göklerin ve yerin egemenliğine ve ALLAH'ın yarattığı şeylere bakmazlar mı? Son anlarının yaklaşmış olabileceğini hiç düşünmezler mi? Bundan sonra artık hangi hadise (söze) inanırlar?''
Bugün 'mezhep' adı altında anılan ama aslında her biri İslam'la %100 alakasız kendi başlarına 'apayrı dinler' olan sünnilik, alevilik, şiilik, vahabilik, selefilik ve tüm alt kolları gibi bir sürü sapık inanç; 'Müslüman' kavramının etrafını bir elması kaplayan ve farkedilmesini, parlamasını engelleyen çamur tabakaları gibi sarmışlardır..Kendinizi ya sadece 'Müslüman' diye tanımlayıp barışçılık dininden; yani ALLAH'a teslim olmaktan; yani İslam'dan olduğunuzu söyleyip zihninizdeki putları kırarak çamur tabakalarını temizleyeceksiniz, veya ALLAH'ın size seçtiği 'Müslüman' ismini bırakıp kendinizi dini manada saçma sapan mezhep isimleriyle tanımlayıp, Amerika'nın, Rusya'nın İsrail'in vs şuursuz paralı kuklaları olan, ortadoğuda mezhep farklılıkları yüzünden birbirlerini öldüren, ya da Muhammed Peygamber'e veya Ali'ye övgüleri abartıp, onları ALLAH yerine koyup putlaştıranlardan olacaksınız..Kuran 3/84: ''De ki: 'ALLAH'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlara indirilene; Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rab'leri tarafından verilene inandık. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve biz O'na teslim olanlarız.''
Artık herşey çok açık ve çok net..İzlediğiniz uydurulmuş din mi yoksa indirilmiş din mi? Vurgulamakta fayda var; çünkü uydurulmuş dinin amacı İslam'ın Barış mesajının algılanmasının ya tamamen önüne geçmek, ya da bir takım halüsinatif parazitler oluşturup geciktirmektir..Zira dünya medyası da bunu böyle algılamak üzre kendini programladığı için uydurulmuş dini izlediğiniz her saniye beyinlerinize ve dünyanın her yerine yollanan mesaj da bu yönde olacaktır.
İyi düşünün..Aklınızı çalıştırın...Kuran 8/22: ''ALLAH yanında, yaratıkların en kötüsü, akıllarını kullanmayan sağır ve dilsizlerdir.'' Zira ALLAH şu ayetlerde sizin kendinizi 'dini manada' 'Müslüman' hariç başka herhangi bir kelimeyle tanımlamanıza asla izin vermiyor ve hangisi olursa olsun tüm mezhep etiketlerini reddediyor: Kuran 22/78: '' Elçinin size tanık olması, sizin de halka tanık olmanız için, sizi, daha önce de şimdi de 'müslümanlar = teslim olanlar' olarak adlandıran O'dur.'' Kuran 6/159: ''Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.'' Kuran 30/32: ''Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.'' Dolayısıyla bir müslümanın dini manada yegane tanımlaması: 'Müslüman' olmasıdır. Ve bu bir ''fiildir''. ''Etiket'' değildir..ALLAH'a teslim olmak, Barışçı olmak fiili..Ve yaşadığın sürece her an da olacak olmak..Yani O'na her manada güvenmek fiilidir..
Kısacası tüm bu karalamalar, anlamsız menfaat ve saldırı savaşları, putlaştırmalar, uydurma rivayetler ve sömürülmelerden kurtulmak istiyorsanız Mezhep dediğiniz, benimse; ''İslam'la alakasız apayrı dinler'' olarak tanımladığım etiketlerinizden kurtulmalı, dininizi yalnız ALLAH'a özgülemeli ve net bir şekilde tüm dünyaya birlik olduğunuzu göstermelisiniz..'Müslüman'-'Barışçı' fiilleri adı altında...Daha da önemlisi 'doğru tebliğ' için; müslüman olmayanlar arasından 'size düşmanlık beslemeyenlere' de aynı adil, barışçı ve özgürlükçü tavrı göstermelisiniz ki bu Dinin gerçekten ALLAH'tan gelebileceğine gerçek kanıtlarıyla inansınlar..Çünkü insanlar herkesin de gördüğü üzre 'yazılanlar'dan çok 'yaşananlar'a bakıyor ve okumaya üşeniyor..Ya da bir çok farklı nedenden doğru anlayamıyor..Ne yazık ki bu böyle. Gerçekçi kanıtlar istiyorlar. Ve siz kan dökerek kimseyi ikna edemezsiniz...Ancak diyalog ve iyilikle anlatarak olabilir bu..Zorlamadan...Örnek olarak..Ve her ne pahasına olsun doğruyu söyleyerek...Çünkü ALLAH da böylesini istiyor...
Kuran 88/21-22:''HATIRLAT; çünkü sen ancak bir hatırlatıcısın (hakikatlerini hatırlatmak için irsâl oldun)! Onlar üzerine musallat olan zorba değilsin!''
Mesela benim şu anda yaptığım bir risktir. Belki de Kuran'dan habersiz ve kendine herhangi bir mezhep etiketiyle etiketleyen herkesi veya Din'e bu etiketleri savunan yobazların penceresinden baktığı ve hiç 'anlayarak' okumadığı için inanmayan insanları karşıma alacağım..Ama sorun değil, bunun benim için zerre önemi yok. Çünkü hesabı onlara değil yalnızca ALLAH'a vereceğim ve hesap da 'doğru'lar üzerinden verilecek..Ve doğruları birilerinin söylemesi ve bedel ödemesi lazım ki doğrular doğru olarak bilinebilsin..Ne demişti Nazım Hikmet? ''Sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?''
Yoksa daha önce kendilerine hakikat bilgisi verilip de onu saklayanlar hakkındaki şu ayet çok mantıksız olurdu değil mi?
Kuran 3/187: ''Allah kendilerine kitap verilenlerden şöyle bir söz almıştı: “Onu insanlara açıklayınız ve hiçbir şey gizlemeyiniz.” Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu küçük bir kazançla değiştirdiler. Yaptıkları alış veriş ne kadar kötüdür!'' Keşke herkes kimseden korkmadan, çekinmeden doğruları söyleyebilse...Kuran 9/13'ün sonu: ''Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah'tır.'' Bunun en somut örneği bence Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez'dir. Bence bütün Müslüman olduğu iddiasında olanların bu cesur kadından ders almaları gerekir. Şahsen ben payıma düşen dersi aldım sanırım:
Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez Emperyalizme Karşı Cesur Tavrı
Şimdi diyeceksiniz ki e ee bu kadın doğruyu söylüyor Teröristler de yapıyor işte. Uyumlular ne var bunda derseniz çok devasa bir mantık hatası yapmış olursunuz. Çünkü burda esas olan; masum tek bir insana, hayvana veya bitkiye dahi zarar gelmemesidir. Yani eğer birilerini patlatacaksanız bunlar masum halk olmamalıdır; hamile kadınlar olmamalıdır..Sokakta yürüyen insanlar olmamalıdır..Sanat aktivitelerine veya konserlere katılan gençler olmamalıdır..Buna kimsenin hakkı yok. Petrolü ve savaşı körükleyen para baronu siyonist aileler olmalıdır, veya onların kölesi olan Devletlerin politikalarını belirleyen ve devletleri yöneten kişiler olmalıdır. Tabi YERSE! Ama yemez onları bombalamak :] anca masum halk..Çünkü böylesi kolay değil mi? Ceza'nın da eski bir şarkısında dediği gibi 'Doğru olan zordur'.. Çünkü o para baronları siyasetçileri, siyasetçiler de teröristleri yönetiyor zaten..Yani Efendileri zaten onlar! Teröristler kölenin kölesinin kölesi aslında...Sadece dışardan öyle gözükmüyor..Yani bu saldırılar aslında avrupaya filan değil direkt İslam'a karşı yapılmıştır..Siz bu ve bunun gibi saldırılarla avrupada yaşayan tüm Müslümanlar potansiyel hedef haline getirilmiştir. Ve Ortadoğudakiler yeni bombaların yeni hedefleri olmuştur. Ayrıca dünyanın her yerinde İslam'ı barış yoluyla, anlatarak yaymaya çalışan herkesin emeklerini öldürmeye, yani yoketmeye, değersizleştirmeye kastedilmiştir.
Kısaca Kuran'a göre; bir ülkedeki ''masum'' halka hiçbir gerekçeyle en ufak zarar dahi veremezsiniz. Verirseniz işte sizin şahsi canilik ve cehaletinizin faturası bu şekilde tüm İslam'a kesilir..Ve biz doğruları ve Din'in aslını artık ne kadar anlatırsak anlatalım etkisi normalde olandan çok daha az olacaktır. Aynı konunun ilk fotoğrafındaki gibi..Paranızı onlardan alıp, onların kölesi oluyorsunuz, sonra yetmiyor, kalkıp ordaki bir de masum insanları öldürüyorsunuz..ALLAH'ın Kuran'da tüm insanlığa anlattığı evrensel barış, özgürlük ve tebliğ yasaları asla böyle birşey değil..
Bu anlayışın son dönemin reform sayılabilecek şekilde en kapsamlı ve doğru tefsirleri ise; Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır, Bayraktar Bayraklı, Edip Yüksel(19 Sistemi), Erdem Uygan(Yükselen Sözler ve K.Ö.K Programları), Mehmet Okuyan, Caner Taslaman(Din-Bilim-Felsefe ilişkisi), Ahmed Hulusi(Bilim-Tasavvuf-Kuran ilişkisi), Yaşar Nuri Öztürk tarafından çeşitli yöntemlerle yapılmaktadır. Bu insanların tefsirlerindeki 'reform' ifadesi bir değiştirmeyi değil, aksine bir öze dönüş mahiyetindedir. Genel olarak rivayet kültürüyle Kuran'dan ve Kuran'daki vahyin anlamından uzaklaşan Müslümanları tekrar ALLAH'ın kitabına ve yalnızca ALLAH'ın sözlerine yöneltme çabasıdır. Bozulmuş olan yapının tekrar ilk geldiği saflığına ve katışıksız haline yani TEVHİD'e ulaşmasını hedeflemektedir. Bunu da Mustafa İslamoğlu'nun şu sözleri çok iyi özetlemektedir. ''Uydurulmuş Din'e mi uyacaksınız yoksa İndirilmiş Din'e mi?''Mustafa İslamoğlu - Uydurulan Din'e mi Uyacaksınız yoksa İndirilen Din'e mi?