Tarihimizde çok daha büyük savaşlar yaşanmış olmasına rağmen, Kurtuluş Savaşı neden bizim için en değerli ve en onurlu savaştır hiç düşündünüz mü?
Tarihsel açıdan bize en yakını olduğu için mi?...
Türkiye'nin kurulmasına vesile olduğu için mi?...
Yoksa milletçe katıldığımız için mi?...
Bütün bunlar elbette etkenler arasındadır. Ama asıl sebep bunlar değil...
Kurtuluş Savaşı; bir SAVUNMA SAVAŞI'ydı. Saldırı Savaşı değildi. İşte onu değerli yapan şey bu...
ALLAH'ın izin verdiği ve insan doğasına uygun olan tek savaş biçimi savunma savaşıdır...
İnsan doğası; savunmayı ve barışı kabul edip içselleştirir..Saldırganlığı ve bozgunculuğu ise reddeder...
Kuran'ın temel prensiplerinden biri; "Barışçılık ve Sadece Savunma Savaşı" ilkesidir. İslam; 'Teslim olmak', Barış', 'Güven içinde olmak' anlamlarına gelir. Müslüman ise; "gerçeğe teslim olan barışçı" demektir. ALLAH'ın Adalet, Barış, Eşitlik, Özgürlük ve kendi doğamıza geri dönme çağrısına teslim olan kişiye Müslüman denir. Bu bağlamda İslam'ın amacı; barış içinde, adil ve güven içinde yaşanabilen bir dünya kurmaktır..Savaşlar da bu bağlamda barışı ve güvenliği bozmaya çalışan saldırgan zihniyete karşı yapılır. Gaminet veya toprak elde etmek, dini yaymak gibi saçma sapan nedenlerle yapılan savaşlar ALLAH'ın kitabına ve insan doğasına kesinlikle aykırıdır. Biraz empati yapıp düşünürseniz bunu siz de farkedersiniz. Düşünsenize biri sizin ülkenize saldırıyor, yakıp yıkıyor, işgal edip öldürüyor ve ondan sonra al bu ALLAH'ın dini diyor. Böyle yaylmaya çalışan bir dine kimse inanmaz. (Bu bağlamda cihad kavramı çok yanlış algılanmıştır. Daha sonra bu konuya ayrıntılı değinip, uydurma hadisler ve rivayetler, hurafeler, yalanlar ve cımbızlanıp suistimal edilen ayetlerle birlikte daha geniş ele almaya çalışacağım.) Şimdilik aslolan temel prensibi vermekle yetineyim:
Bu ayet geniş zaman kalıbındadır ve tüm zamanları kapsayıp kesin bir prensip içerir:
KURAN 60/8-9 (Mümtehine 8-9): ''ALLAH, din uğrunda sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. ALLAH adaletli davrananları sever. Ancak ALLAH, sadece, sizinle din uğrunda savaşan, sizi yurdunuzdan çıkaran ve çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmanızı yasaklar. Onları dost edinenler zalimlerdir.''
KURAN 22/39 (Hacc 39): ‘’Kendilerine savaş açılan müminlere, zulme uğramaları yüzünden, savaş izni verildi. Hiç şüphe yok ki ALLAH, onlara yardım edecek güce sahiptir.’’
Bu ayet de yine geniş zaman kalıbındadır ve bir savaşın oluşabilmesi için hangi şartlar gereklidir açıkça ortaya döker:
KURAN 2/190 (Bakara 190): ''Size karşı savaş açanlarla siz de ALLAH yolunda savaşın, fakat haddi/sınırı aşmayın/saldırganlık yapmayın! ALLAH haddi aşanları/saldırganlık yapanları sevmez.''
Kimlerle savaşmamızı söylüyor? BİZE KARŞI SAVAŞ AÇANLARLA..Yani durup dururken değil, ancak karşı taraf bize saldıracak, yani savaş açacak ki biz o zaman savaşabiliriz..Ve sonra haddi aşmamamız gerektiğinden bahsediyor. Peki had ne? Bize karşı savaş açanlarla savaşmak. Savaş açmayanlarla savaşırsan ALLAH'ın sınırlarını aşmış ve saldırganlığı yapan sen olmuş olursun.
Zulmün ve savaşın önü kesilmesi için savaşılmalıdır. Ama bu her zaman en son seçenek olmalıdır. Hiçbir çare yoksa ve karşı taraf sizin her diyalog veya bürokrasi yolunu denemenize rağmen saldırganlığı seçiyorsa işte o zaman savaşmalısınızdır. Yani elinizden geldiğince; savaş olmaması, "barış" için, insanların zarar görmemesi için direnmelisiniz. Ama artık herşeye rağmen karşı taraf zulmü ve saldırganlığı seçiyorsa işte o zaman da saldırganlara gereken karşılığı mutlaka vermelisiniz. Ya da gireceğiniz ülkede kendiniz olmasa da yine ağır zulüm gören ve kurtulmak için ALLAH’tan yardım dileyen masum insanlar olmalıdır:
KURAN 4/75 (Nisa 75): ''Size ne oldu ki 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden kurtar, bize sahip çık, bize yardım et,' diye feryad eden ezilmiş erkekler, kadınlar ve çocuklara rağmen hala ALLAH yolunda savaşmıyorsunuz?''
KURAN 9/13 (Tevbe 13): ''Antlaşmalarını bozan, elçiyi yurdundan sürmeye yeltenen ve sizinle savaşı ilk defa başlatan bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? İnanıyorsanız asıl çekinmeniz gereken ALLAH'tır.''
Kısaca bir Müslüman; aslında çocukluğumuzda izlediğimiz çizgi filmlerdeki süper kahramanlar gibi; iyilerin yanında, kötülerin karşısında temiz bir niyetle cesurca durmalıdır.
Bu ayetler de açık şekilde barışa çağıran ve asıl amacı haykıran ayetlerdendir:
KURAN 10/25 (Yunus 25): ‘’ALLAH barış yurduna çağırır ve dileyeni dosdoğru bir yola yöneltmektedir.’’
KURAN 8/61 (Enfal 61): ‘’Onlar barışa eğilim gösterirlerse sen de ona eğilim göster ve ALLAH'a güven. O, İşitendir, Bilendir.’’
KURAN 2/208 (Bakara 208): "Ey iman edenler! Hepiniz birden barışa girin! Şeytanın adımlarını izlemeyin; çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır."
Zira insan için kendi karanlık tarafları sadece birer aldatmacadır. Aslolan insan doğasında zaten yaratılıştan varolan ve dna'larımıza yerleştirilmiş; barışa, iyiliğe ve bizim ve tüm evrenin yaratıcısına yönelme içgüdüsüdür. ALLAH da zaten dinini insan doğası olarak tanımlar. Yani geçek anlamda mutlu olabilmesi için girmesi gereken yegane ruh hali ve uyması gereken yegane şey..Ama ne yazık ki sonuna acı bir gerçeği de ekler:
"BU GERÇEK DİNİN AMACIDIR; FAKAT İNSANLARIN ÇOĞU BUNU BİLMEZ."
bknz:
KURAN 67/2 (Mülk 2): "Hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, Üstündür, Bağışlayandır."
KURAN 2/148 (Bakara 148): ‘’Herkesin yöneldiği bir yönü/gayesi vardır. Siz iyilikte birbirinizle yarışın! Nerede olursanız olun, sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. ALLAH elbette her şeye gücü yetendir.’’
KURAN 2/44 (Bakara 44): "İnsanları iyilik yapmaya çağırıp dururken kendinizi unutuyor musunuz? Üstelik Kitabı da okuyorsunuz. Hala aklınızı kullanmayacak mısınız?"
KURAN 30/30: (Rum 30): ''Böylece sen, batıl olan her şeyden arınmış olarak, yüzünü kararlı bir şekilde ALLAH'ın, insanları üzerinde yarattığı doğa/fıtrat kanununa/dine çevir! ALLAH'ın, insanın doğasına yerleştirdiği fıtrata uygun davran ki, ALLAH'ın yaratmasında bir değişime meydan verilmesin. Bu, gerçek dinin amacıdır; fakat insanların çoğu bilmez.''
Bakın ne diyor.. "Karanlıklar.." Çoğul.. Çünkü Karanlıklar çok..Aydınlık ise tek...
KURAN2/257 (Bakara 257)'den: "ALLAH kendisine inanıp güvenenlerin dostu/koruyucu/velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır."
Saldırganlıklarla, İşgallerle övünmeyi bırakın artık. Size veya diğer masum insanlara saldırışmadıkça, yani gerekmedikçe asla savaşmayın veya savaşı savunmayın. Doğanıza aykırı davranmayın. Kendi doğanıza geri dönün..Barış içinde yaşayın ve aydınlığa ulaşın..
Selamlar...
https://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2017/08/kurtulus-savasi-neden-en-degerli.html?m=0
30 Ağustos 2017 Çarşamba
14 Ağustos 2017 Pazartesi
Interview with the Vampire(Vampirle Görüşme) Devam Serisi Dizileştiriliyor..

Hayatımda izlediğim tartışmasız en iyi 10 filmden biri olan (Belki de bu 10'lunun ilk sırasında olan) Interview with the Vampire (Vampirle Görüşme)'in uyarlandığı kitabın yazarı Anne Rice; hikayeye yazdığı devam serisi The Vampire Chronicles'ın dizileştirileceğini duyurdu. Lestat rolünün ise sürpriz bir şekilde Kıvanç Tatlıtuğ'a verilebileceği konuşuluyor. Ben pek özdeşleştiremesem de bir Türk oyuncunun bu role aday olabileceğinin kitabın yazarı tarafından konuşulmasını gururla karşıladım..Hakkını verecekse umarım olur. Ama aslında tam tersi Brad Pitt'in oynadığı Louis karakterine Kıvanç Tatlıtuğ can verebilirdi diye düşünüyorum. Çünkü zaten hayatı boyunca (fiziksel benzerliğinden de mütevellit olabilir) Brad Pitt'i örnek alıp onun hal, tavır ve hareketlerini oynadığı rollere yansıtmaya çalışıyordu benim gördüğüm kadarıyla. (Yanılıyor da olabilirim). Lestat'ın (filmde Tom Cruise) ise Fransız aksanlı İngilizcesi, ince ve zarif yapısı ve aristokrat züppesi tavırları pek uygun gözükmüyor..Neyse sonuçta kim olursa olsun serinin dizileştirilmesini iple çekiyorum...
7 Ağustos 2017 Pazartesi
Aşırı Çalsaydınız Saklamak İçin En Güvenli Yer Neresi Olurdu?
Aşırı çalsaydınız saklamak için en güvenli yer neresi olurdu? Tabii ki gemiler! Elbette yanılıyor da olabilirim ama bence vurgun görünenden çok çok daha büyüktü. O gördüğümüz ev odalarında ayakkabı kutularında ifşa olanlar; gemilere ve gemiciklere sığmayanlar : ] Yani sadece buz dağının görünen kısmı...E senelerce Fetoyla ortak olup bu ülkeyi soy soy soy, sonra o devasa meblalarla hangi bankaya gitsen eninde sonunda bu suyun kaynağını soracaklar değil mi : ] Yani gemide saklamak çok daha mantıklı. Sonra da çaldıklarını bölüşemeyince birbirlerine girdi her 2 taraf..Reto putu Feto putuna karşı. Ama ne yazık ki bu 2 firavunun doymak bilmeyen karınlarının ceremesini yine bu halk çekti. Mallar yetmedi yani, canlar da gitti...Bir gün mutlaka sömürdükleri bu halk önünde hesap verecekler. Diyelim ki ordan bir şekilde sıyrıldılar. Neyse ki yaptıkları herşey ilahi kamerada kayıt altında ve bu kamerada ne montaj ne hile hiçbir şey geçerli olmayacak, herşey tüm açıklığıyla ortaya dökülecek, hesap milimi milimine sorulacak...
KURAN 99/6-7-8 (Zilzal 6-7-8): "O gün insanlar gruplar halinde çıkarlar ki yaptıkları işler kendilerine gösterilsin. Kim bir zerre kadar iyilikte bulunursa onu görür. Kim de zerre kadar bir kötülük işlemişse onu görecek."
KURAN 4/49 (Nisa 49): ''Kendilerini temize çıkaranların farkında değil misin? Hayır, aksine ALLAH dilediğini temize çıkarır ve kimseye kıl kadar haksızlık yapılmaz.''
KURAN 14/42 (İbrahim 42): "Zalimlerin yapmakta olduklarından ALLAH'ı habersiz sanma. Onları sadece, gözlerin dehşetten donup kalacağı güne kadar ertelemektedir."
KURAN 3/117 (Ali İmran 117): "Onların bu dünya hayatındaki harcamaları, kendi kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinine vurup mahfeden dondurucu bir rüzgar gibidir. ALLAH onlara zulmetmedi; fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlar."
Tabii ki bu sadece onlar için değil, herkes için geçerli olan bir mahkeme. O yüzden herkes vicdanını bastırıp hırslarına ve açgözlülüğüne yenik düşerek birşeylere bulaşacağı zaman 2 kere düşünsün...
Selamlar
KURAN 99/6-7-8 (Zilzal 6-7-8): "O gün insanlar gruplar halinde çıkarlar ki yaptıkları işler kendilerine gösterilsin. Kim bir zerre kadar iyilikte bulunursa onu görür. Kim de zerre kadar bir kötülük işlemişse onu görecek."
KURAN 4/49 (Nisa 49): ''Kendilerini temize çıkaranların farkında değil misin? Hayır, aksine ALLAH dilediğini temize çıkarır ve kimseye kıl kadar haksızlık yapılmaz.''
KURAN 14/42 (İbrahim 42): "Zalimlerin yapmakta olduklarından ALLAH'ı habersiz sanma. Onları sadece, gözlerin dehşetten donup kalacağı güne kadar ertelemektedir."
KURAN 3/117 (Ali İmran 117): "Onların bu dünya hayatındaki harcamaları, kendi kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinine vurup mahfeden dondurucu bir rüzgar gibidir. ALLAH onlara zulmetmedi; fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlar."
Tabii ki bu sadece onlar için değil, herkes için geçerli olan bir mahkeme. O yüzden herkes vicdanını bastırıp hırslarına ve açgözlülüğüne yenik düşerek birşeylere bulaşacağı zaman 2 kere düşünsün...
Selamlar
Diyanet İşleri'nin Fetva Hattını Arayıp Kendilerine Fetva Verdim
Az önce diyanet işleri fetva hattını arayıp kendilerine fetva verdim. : ] Şaka sanabilirsiniz ama çok ciddiyim. Kurban hakkında bir soru sordum. Bana "bla bla bla caiz deeeldiiiir." Şeklinde bir cevap verdi. O makamda ALLAH adına konuştuğunuzu iddia ettiğinize göre; O'nun sözlerinden deliliniz de vardır heralde, bu söylediğiniz hangi ayete göre böyle dedim. Ayet yok dedi, hadisler ve rivayetler var dedi. Peki dedim hangi rivayete göre böyle. O da şu an yanımda yok dedi : ] Yani delili yok. Atıyor. ALLAH'ın mesajını değil de atalarının ezberlerini, kalabalıkların söylemlerini kendine din edinmiş, insanlara anlatıp duruyor. Ben de durumun aslında bahsettiğinin tam tersi olduğunu ALLAH'ın sözlerinden deliller getirerek tek tek kanıtladım. Kem küm edip kapattı telefonu. Sonradan keşke kaydetseydim diye üzüldüm, ifşa ederdim...Neyse..Sonuç olarak Diyanet'in durumu cidden çok trajik. Adamlar hem orda ALLAH adına konuşmak için para alıyor, hem de ALLAH adına delilsiz atıp tutuyor, ALLAH adına yalan söylüyorlar. Double iki yüzlülük, double rezalet. Ama her işte bir hayır vardır. Bu konuşma sonunda ALLAH'ın bir ayetine daha kendi hayatımda tüm gerçekliğiyle tanıklık ettim. Siz de edin:
KURAN 36/21 (Yasin 21): "Sizden bir ücret istemeyenlere uyun. Onlar doğru yoldadır."
KURAN 9/34 (Tevbe 34): "Ey inananlar; ahbar ve ruhbanların / hahamların ve rahiplerin / din bilginlerinin ve din adamlarının çoğu insanların mallarını haksızca yerler ve onları ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Altın ve gümüşü yığıp ALLAH yolunda harcamayanları can yakıcı/acı bir azabın beklediğini müjdele."
KURAN 2/170 (Bakara 170): ''Onlara, “ALLAH'ın indirdiğine uyun” dendiğinde, “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Ya ataları akıllarını kullanamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler de mi?''
KURAN 6/116 (Enam 116): "Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar."
KURAN 36/21 (Yasin 21): "Sizden bir ücret istemeyenlere uyun. Onlar doğru yoldadır."
KURAN 9/34 (Tevbe 34): "Ey inananlar; ahbar ve ruhbanların / hahamların ve rahiplerin / din bilginlerinin ve din adamlarının çoğu insanların mallarını haksızca yerler ve onları ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Altın ve gümüşü yığıp ALLAH yolunda harcamayanları can yakıcı/acı bir azabın beklediğini müjdele."
KURAN 2/170 (Bakara 170): ''Onlara, “ALLAH'ın indirdiğine uyun” dendiğinde, “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Ya ataları akıllarını kullanamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler de mi?''
KURAN 6/116 (Enam 116): "Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup saçmalıyorlar."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)