23 Eylül 2016 Cuma

Dünyanın Başındaki En Büyük Belalardan Biri: ‘’IRKÇILIK’’

Dünyanın Başındaki En Büyük Belalardan Biri: ‘’IRKÇILIK’’

KURAN 49/13 (Hucurat 13): ''Ey insanlar! Şüphe yok ki, sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız/birbirinizi tanımanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık. Şüphesiz, ALLAH yanında sizin en değerliniz en erdemli olanınızdır. ALLAH Bilendir, Haberdardır.''

Görüldüğü gibi ALLAH’a göre; ırkçılık yapmanın; yani başka bir ırktan ya da milletten olan bir insanı/insanları aşağılamanın, veya kendi ırkını öne çıkarıp diğerlerinden sırf bu mensubiyet yüzünden üstün görmenin saçmalığı aşikardır, hiçbir anlamı yoktur. Bu tür özellikler sadece birbirimizi tanımamız/tanışmamız için, kültürel zenginlikleri, insani değerleri keşfetmemiz için farklılaştırılmıştır. Üstünlük ancak erdem sahibi olmakta, ALLAH'a karşı sorumluluğunun bilincinde olmaktadır.

Şöyle düşünün; bir çam ağacısınız ve 'ben çama ağacıyım daha dayanıklıyım dikim sense aşağılık bir palamutsun' veya ben 'zeytinim 2000 sene yaşarım, sen kirazsın, ömrün daha az’’ Öyleyse sen aşağılıksın, seni yok edelim ve kirazdan mahrum kalsın dünya, demek kadar saçma bir şey..

Veya ışık hızına ulaşıp Galaksiler arası seyahat edebildiğimizi düşünün..Teknolojimiz o seviyeye gelmiş yani..Başka bir galakside yaşam olan bir gezegen bulmuşuz. Ve gittiğimizde ordaki canlıların ‘’Korpag’ler yeşil, biz Forpag’ler ise maviyiz! Biz onlardan daha üstünüz! Ölsün Korpag’ler! Diye birbirleriyle savaştıklarını düşünün..Hatta öyle ki kendi aralarında da mavilik derecelerinin durumuna göre üstünlük dereceleri ve çatışmalar var..Yeşil Korpag’lerin de kendi aralarında tabi..Ne kadar saçma gelir değil mi? Ben o kadar yol tepip böyle bir sahne görseydim; diyeceğim tek şey şu olurdu sanırım: ‘’Yahu biz 4 milyar ışık yılı mesafeden sizinle tanışmaya geldik, sizin yaptığınız şeye bak! Bizim ilkel dünyalılardan hiç bir farkınız yok! Boşa masraf yapmışız, hadi eyvallah!...’’

Bizlere verilen en büyük hediye 'insan' olmamızdır. Kimin 'üstün' olduğunu; mensup olduğumuz ve asla kendimizin belirleyemediği bir takım genetik özellikler değil; aklımızı ve kalbimizi kullanarak seçtiğimiz doğru ya da yanlış yollar belirlr. Bizlere insan olma hediyesini veren eşsiz varlığın barış, eşitlik, adalet, özgürlük ve kendi doğamıza geri dönme mesajına dosdoğru ve pürüssüz bir şekilde teslim olup olmadığımız belirler. Kimin en doğru, en saf ve duru olarak teslim olduğunu ise insanlar değil ancak ALLAH bilir. Dolayısıyla biz her insana eşit ve adil davranmak zorundayız. Sadece insanları da değil, her canlıya ve doğaya da sevgi ve merhametle yaklaşmakla yükümlüyüz..Yoksa savaşlar asla bitmeyecek ve insanoğlu kendi sonunu kendisi getirecektir...

KURAN 30/22 (Rum 22): ‘’Gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olması yine O'nun varlığının delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için dersler vardır.’’

Bütün bunlar O’nun varlığının delillerindense bizim bu deliller yüzünden kibre kapılmamız veya bu delilleri aşağılamamız da O’nun varlığını dolaylı yoldan reddetmemiz demek olsa gerek… Yukardaki ayetlerde de görüldüğü üzre ALLAH asla ırkçılığa asla izin vermiyor. Ama dünya kendi ırkını yücelten insanlarla dolu maalesef. Oysa Kuran’a göre ilk ırkçı; ‘’şeytan’’dı. Hatırlayın insan için; ‘’Ben ateşten yaratıldım, o topraktan, ben ondan üstünüm’’ diye böbürleniyordu ALLAH’a karşı…Zaten yine Kuran’a göre ‘’şeytan’’ kavramı sadece soyut bir varlığı değil, hem insanlardan hem de görünmeyen varlıklardan ‘’’kafasında kötü düşünceler barındıran ve bunları hayata geçirenlere’’ verilen ortak isimdir.

Bu ırkçı görüşlerin tümünü ve bu kafayı kınıyorum. Bir Türk olarak hem de bir öztürk Kafkas-Karapapak Türkü olarak şunu çok açık yüreklilikle söyleyebilirim; Benim Türk olmayan herhangi birine sırf Türk olmam yüzünden en ufak bir üstünlüğüm dahi yoktur. Olamaz. Tüm insanlar eşittir. Üstünlükse ancak erdemli olmakta, dürüst yaşamakta ve ALLAH'ın sözlerini dinlemektedir. Ayetlerle de delillerini gördüğümüz gibi eğer Müslüman olduğumuz (ALLAH’a teslim olduğumuz) iddiasındaysak; asla ırkçı olamayız, tüm ırklar eşittir.

En değerli olanımız; beyaz olanımız, siyah olanımız sarı olanımız, Türk olanımız, Kürt, Arap, İngiliz, Siyahi, Çekik gözlü, Fransız veya Kübalı olanımız değil, ancak ve ancak en erdemli, en iyi olanımız, en doğru yaşayanımızdır. İnsanları ırkına rengine göre kayıran ya da aşağılayan ırkçı zalimlerden mutlaka uzak durun ve onları ALLAH’ın yukardaki ayetlerle mutlaka uyarın. Bizim görevimiz doğru olanı hatırlatmaktır. Delilleri gördükleri halde yanlış görüşlerinde ısrar edenler hesabı ALLAH’a verirler. Görüşlerini şiddete dönüştürürler ise o zaman da kanuna hesap vermeleri şarttır. Bunun için de yukardaki ayetlere uygun, ırkçı şiddete taviz vermeyen doğru kanunları uygulayacak ve insanlardan korkmayan, yalnızca ALLAH’tan korkan cesur insanlar gerekir…Çünkü her bireyin kendi kimliğini korkmadan özgürce söyleyebilmesi gerekir. Bu konudaki herhangi en ufak baskı karşı ırkçılığı doğurur. Yıllarca bu ülkede Türkleri Arap, Kürtleri de Türk yapmaya çalıştılar. Geçmişte de çeşitli sebeplerden Türkmenleri Kürtleşmeye mecbur bırakmışlardı..Bunların bir gereği ve mantığı yoktur. Bu tür hareketler küçük düşünen baskıcı kafaların ürünüdür. Bırakın insanlar kendilerini nasıl tanımlamak istiyorlarsa öyle tanımlasınlar. Devşirmeye, dönüştürmeye çalışmayın…Kimse kimseye bu sebepten üstünlük taslamadığı ve içersinde yaşadığı toplumun bilgi seviyesinden mahrum kalmadığı sürece bir sorun olmayacaktır. Bana sorarsanız bütün bunlara bile gerek yok. İnsan olmak benim için gayet kafi bir değer..

ALLAH böyle eşit, adil, özgürlükçü, barışçı ve kendi doğasını inkar etmeyen insanların hem ülkemizde hem de tüm dünyada yönetime gelmesini nasip etsin inşaallah..Ama bunun da çözümü yine bizim ellerimizde. Çünkü bizler kafalarımızı değiştirmedikçe, kendi doğamıza geri dönmedikçe, bilgiye kaynağından ulaşmadıkça, ALLAH’ın ilk emri olan ‘’oku’’yu gerçekleştirmedikçe, kendini geliştirmedikçe, ezbercilikten, taklitçilikten uzak ve öğrenmeye açık olmadıkça; yani kısaca ALLAH’ın verdiği akıl ve vicdan nimetlerini doğru şekilde kullanmayıp, insan doğasına ve amacına aykırı hareket ettiğimiz sürece ALLAH da insanların durumlarını değiştirmeyecektir. Yani kendimizi değiştirmediğimiz sürece, yalanlardan, kötülükten, pislikten kopup kendi doğamızdaki iyiliğe, bilgiye ve yaratıcıya yönelme içgüdüsüne dönmediğimiz sürece; fenalıklar üzerimizden kalkmayacaktır:

KURAN 13/11 (Rad 11)'den: ''Bir topluluk kendisini değiştirmedikçe ALLAH onların durumunu değiştirmez. ALLAH bir topluluk için fenalık istedi mi, hiç bir güç onu durduramaz; onların O'ndan başka bir koruyup kollayanları da olmaz.''

Kur'an'ın ilk inen ayeti "Oku!" diye başlar. Okumak ise; bilmek,düşünmek,anlamak ve açıklamaktır..

KURAN 39/9 (Secde 9)’dan: ‘’De ki, 'Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?' Ancak akıl sahipleri öğüt alır.’’

Zaten yapılan DNA çalışmaları da tamamiyle saf bir ırkın dünya üzerinde varolamayacağını açıkça ortaya koymuştur. Şurayı incelemenizi öneririm;

DNA'larına göre Irk Testi Yapılan Irkçı İnsanların Test Sonuçlarına Verdikleri Tepkiler

Dolayısıyla birbirimizi tanıdıkça; asıl önemli olanın erdemli olmak olduğunu anlıyoruz ve her müsibetle birlikte kesinlikle de anlamaya devam edeceğiz…

Üstelik Bu gerçek ülkemize bağlı olmamamız gerektiği anlamına kesinlikle gelmez. Ya da bir takım Kuran’a aykırı olmayan atalarımızdan miras kalan geleneklerimizi sürdürmememiz demek de değildir..Tam aksine; ülkelerin bölünmemeleri için, kültürlerin birbirlerine üstünlük taslayıp birbirlerini yok etmemeleri ve birbirlerinin değerlerini tanımaları için gerekli olan yegane tutkal budur. Mesela; Türk, Kürt, Arap, İngiliz, Afrika, Japonya Kültürleri; yemekleri, halk dansları, müzikleri, şiirleri, edebiyatları vb gibi..Bunlar insanların birbirlerini tanıyıp keşfetmesi için güzel argümanlardır. Ama bunlar üzerinden üstünlük taslamak kesinlikle insanın kendi doğasına aykırı iğrenç mentaliteler ve davranışlardır. İnsanlar birbirlerini mensup olduğu ırklardan dolayı üstün görmezler ve sadece erdemli ve dürüst olmaya, iyi olmaya, bilgiye, işini iyi yapmaya ve iyiliğe önem verirlerse ne emperyalist sömürgeci güçler tarafından sömürülebilirler, ne de suni bir şekilde bölünebilirler..

En doğrusunu ALLAH bilir…

EMRE BARANSEL


Blog sayfamdan okumak için:
http://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2016/09/dunyann-basndaki-en-buyuk-belalardan.html

16 Eylül 2016 Cuma

Gerçek Ne Yenidir Ne Eskidir, Gerçek "Eskimezdir"..Sorgulamaya Var mısınız?


Gerçek Ne Yenidir Ne Eskidir, Gerçek "Eskimezdir"...Sorgulamaya Var mısınız?

Evreni yaratan varlıktan mesaj alıyorsunuz ve hayatınız boyunca o mesajı "orjinal dili o" diye anlamadığınız bir dilde binlerce defa okuyorsunuz. Üstelik böyle bir okumanın tek amacı da böyle gafilce bir okumadan sevap alınabileceği düşüncesi. Oysa bu mesajın göndericisi mesajını; sevap alınsın diye değil, "öğüt alınsın" diye yolladığını ve tek amacının bu olduğunu açıkça söylüyor.

KURAN 6/90'dan: "De ki: 'Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. O (Kuran), alemlere bir "öğüt ve hatırlatmadan" başka bir şey değildir.' "

Ha illa bir "sevap point" toplama peşindeyseniz; yani bu mesajın okunmasından alınabilecek herhangi bir sevap almaksa hedefiniz; bunun tek yolu; ancak ve ancak önce kendinize, daha sonra diğer insanlara mesajı açıkça ve anladıkları dilde aktarmaktan, anladıklarını da samimi bir şekilde hayatınıza ve hayatlarına geçirmelerini sağlamaktan geçer.

Bir de bir diğer grup var. Onlar için de şunu söylemek elzemdir sanırım; Böyle bir mesaj(kitap) olduğunu biliyorsunuz ama böyle bir varlık gerçekten var mı? Varsa bu kitap gerçekten bu varlıktan gelmiş olabilir mi? diye hiç sorgulamıyorsunuz. Bunları merak edip yaratıcının mesajı olduğu iddia edilen kitabı açıp okumaya tenezzül dahi etmiyorsunuz. Çünkü böyle rahatsınız..Ve gerçekler de rahatınızı kaçırabilir sanıyorsunuz? Aslında tam tersi! Sizi size yaklaşmakta olan ve haberiniz dahi olmayan binlerce tsunami dalgasından koruyacak ve gerçeğin su katılmamış eşsiz yolunu gösterecek yegane şey bu mesajdır.. Yani siz geçici mutluluklar peşindesiniz ama bu kitabın yazarı kalıcı mutluluğa kavuşmanızı diliyor..

İster bu saydıklarımın içinde 1. gruptan olun, ister 2. gruptan farketmez! Bu mesajı "anlayarak" okumuyorsanız veya "hiç" okumuyorsanız; bu varlık size ne mesaj yollamış, ne söylemiş, nasıl bir yok göstermiş..bunları anlamadan öleceksiniz demektir..Bırakın diğer kafaları da söyleyin asıl bu nasıl bir kafa? Sizi belki de sonsuzluğa taşıyacak olan tek kaynağı nasıl bu denli görmezden gelirsiniz veya atalarınızdan kalan saçma gelenekleri sürdürmek üzre anlamadan okunup manipüle edilmesine ve ondan hiçbir şey öğrenilmemesine bir destek de siz vermiş olursunuz? Bu devasa evrende varoluş amacınız ne? neden burda dünya gezegenindesiniz? Burdan sonra gerçekten başka bir yaşam var mı yoksa toprağa karışıp elementlere dönüşüp öylece yok olup gidecek miyiz? Yoksa buranın çok farklı bir işlevi mi var? Gerçekten devasa bir testin içinde miyiz? Burda neler yaparsak hayatta kalır ve dosdoğru, erdemli bir hayat sürmüş oluruz? Ne yaparsak kendi doğamıza aykırı hareket etmemiş oluruz?

Bunların cevaplarını onun bunun şunun size anlattıklarından değil, direkt sizi ve tüm evreni yaratan varlığın tek ve evrensel mesajından öğrenmeye cesaretiniz var mı?..İşte gerçek bu! Hakikat bu! Oysa binlerce kez anlamadan okuyacağınıza sadece 1 kez hakkını verip anlayarak okusaydınız bugün Müslümanlar(ALLAH'a teslim olduğunu iddia edenler) de tüm insanlık da bu halde olmazdı. Unutmayın gerçek ne yenidir, ne eskidir. Gerçek; "eskimez"dir..Daha da önemlisi sorgulanabilirdir. Yani ancak kanıtlara dayalı olarak kabul edilebilir. Gerçek moda değildir, dolayısıyla modası da geçmez. Her zaman ve zeminde geçerlidir. Ve o gerçek; bizim gibi zeki ama ancak "parçayı görebilen", 5 duyu organları ve hislerle sınırlı ve kısıtlı varlıkların anlattıkları ve anladıkları değil, ancak insanı ve içersindeki herşeyle beraber tüm evreni yaratan, dolayısıyla "bütünü görüp", herkesin ve herşeyin iyiliğine mesajlar veren varlıktan gelendir.

KURAN 2/147'den: "Gerçek, Rabbinden gelendir."

Ama bu konuda ne bana ne de başkasına güvenmemelisiniz. Gerçeğe kendiniz bizzat şahit olmalısınız. Benim dediğim kesin doğrudur, bana gelin diyenlerden de mutlak uzak durmalısınız. Bunu yapmazsanız Asla gerçeğe tam anlamıyla ulaşamazsınız. İster Müslüman (yaratıcının mesajına teslim olduğunuz iddiasında) olun ister olmayın; gerçekten böyle bir yaratıcının varolup olmadığını, varsa insanlığa bir mesaj yollayıp yollamadığını, yollamışsa eğer o yolladığı eşsiz mesajın şu an elimizdeki olup olmadığını; yani bu gerçeğin gerçekten gerçek olup olmadığını kendi çabanızla o mesaja tanık olup, mesajın içeriğini evrendeki (bilimsel veriler) ve bizzat kendi içinizdeki delillerle(insan doğası) karşılaştırarak bulmanız gerekir. (yaratılmış ayetlerle indirilmiş ayetlerin mukayesesinin gereği.) Eğer samimiyseniz bu 3'lü sac ayağını mutlaka kurmanız ve ciddi bir şekilde sizin önünüze gerçek olduğu iddiasıyla sunulan bilgileri sorgulamanız ve gerçekliğini test etmeniz gerekir. Çünkü bu mesajı yollayanın da iddiası budur:

KURAN 41/53: "Vakti geldikçe insana, kainatın uçsuz bucaksız ufuklarında ve bizzat kendi iç dünyasında ayetlerimizi (işaret ve kanıtlarımızı) göstereceğiz. Ta ki bu vahyin tartışmasız bir gerçek olduğu herkes için ortaya çıksın. Her şeye şahit olan senin Rabbin (insana) yetmedi mi?’’

3'lü Sac ayağı dedik ama 2 tane saydık. Peki 3.'sü ne? Elbette insan doğası! Bir dinin(evreni ve insanı yaratan varlığın insan için sunduğu yaşam tarzının) evrenle uyumlu olması gerektiği kadar insan doğasıyla da %100 uyumlu olması gerekir. Yani sunduğu şeylerin; insanın geçici zevklerine yönelik değil; insanın kendi içsel ve kalıcı mutluluğu için elzem şeyler olması, yani insan doğasıyla çelişmemesi gerekir. Gerçek din budur. Ama insanların çoğu ne yazık ki bunu bilmez..

KURAN 30/30: (Rum 30): ''Böylece sen, batıl olan her şeyden arınmış olarak, yüzünü kararlı bir şekilde ALLAH'ın, insanları üzerinde yarattığı doğa/fıtrat kanununa/ dine çevir! ALLAH'ın, insanın doğasına yerleştirdiği fıtrata uygun davran ki, ALLAH'ın yaratmasında bir değişime meydan verilmesin. Bu, gerçek dinin amacıdır; fakat insanların çoğu bilmez.''

http://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2016/09/gercek-ne-yenidir-ne-eskidir-gercek.html?m=0

Benim sorgulama yolculuğumu merak edenler şu yazılarımı okuyabilirler:

1- Sevgili IQ'su Düşük Tek Hücreli Terliksi Ateist Dostumuzun Kitap Yüzü Görmemiş Çocuksu Sorularına Cevaplar: http://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2016/04/sevgili-iqsu-dusuk-tek-hucreli-terliksi.html?m=1

2- Barış, Özgürlük, Adalet,Eşitlik ve Kendi Doğanıza Geri Dönme Çağrısı olarak ALLAH’IN MESAJI: KURAN…
http://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2016/07/bars-ozgurluk-adaletesitlik-ve-kendi.html?m=1

3- Uydurulmuş Dini mi yoksa İndirilmiş Dini mi izleyeceksiniz? http://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2015/11/uydurulmus-dini-mi-yoksa-indirilmis.html?m=1

4- Mezhep Putunuzu Kırabilin! Sadece Müslüman Olun!
http://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2016/07/mezhep-putunuzu-krabilin-sadece.html?m=0

5- Din yüzünden birbirlerini yakanlar, bombalayanlar, Sivas Madımak olayları, Deaş, İsrail - Filistin meselesi..
http://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2016/07/din-yuzunden-birbirlerini-yakanlar.html?m=1

6- Zombileştirilmiş Kukla Teröristlerle ''Barış Dini''ni Vurmaya Çalışmak…
http://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2016/06/zombilestirilmis-kukla-teroristlerle.html?m=1

7- Kitaplar taşıyan eşek gibi olma!
http://gumuskayakci.blogspot.com.tr/2016/07/kitaplar-tasyan-esek-gibi-olma.html?m=1